 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1990/5318
K: 1990/4483
T: 11.04.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle, gereği görüşüldü:
KARAR : Kadastro sırasında dava konusu taşınmaz davalı taraf adına tesbit edilmiştir. İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen davacı hazine, dava konusu taşınmazın bulunduğu köyün kaçak ve yitik kişilerden kalma yerleşim yeri olduğunu,bu nedenle taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kanunları uyarınca devlete kaldığını, zilyetlik yoluyla iktisap edilemiyeceğini ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın davacı hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kanunları uyarınca devlete kalan yerlerden olduğu gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Tüm dosyalarda bilgisine başvurulan yerel bilirkişi ve tek tanık taşınmazın 1924 yılında göçmen olarak köye geldiklerinde ekili olduğunu, köyde kaçak ve yitik kişiler bulunduğunu, mübadele sırasında ekili olarak terkettiklerini haber vermişlerdir. Yerel bilirkişi 1334 (1981), tanık ise, 1333 (1917) doğumlu olup 1924 yılında göçmen olarak geldiklerine 6-7 yaşlarında çocukturlar. Tüm köye ait taşınmazların kimlere ait olduğunu yaşları itibariyle bilebilecek durumda değilerdir. Kaldı ki, bir kişinin kendisini ilgilendirmeyen hususlarda bu kadar ayrıntılı bilgisahibi olması da düşünülemez. Taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu yapılıp kesinleştiği, mahkemece yapılan orman kadastrosu uygulamasından anlaşılmaktadır. Orman kadastrosu yapılırken düzenlenen tutanakta taşınmazın kime ait yer olduğu gösterilmiş olabilir. Mahkemece orman sınırlandırma harita ve tutanağındaki bu bilgilerden yararlanılmamıştır. Taşınmazın bulunduğu köye göçmen olarak yurda dönen soydaşlarımızın yerleştirilmesi ve köyde bulunan kaçak ve yitik kişilerin köyü terketmiş olmaları taşınmazın bulunduğ köyün tümünün kaçak ve yitik kişileri ait köy olduğu (yerleşim yeri) anlamına gelmez. Şu hale göre, toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir. O halde; yukarıda açıklandığı biçimde yeniden araştırma, inceleme ve uygulama yapılması, taşınmazın bulunduğu yöreye ait orman sınırlandırma harita ve tutanağı getirtilerek bu bilgilerden yararlanmak suretiyle ve daha yaşlı yerel bilirkişiler aracılığı ile taşınmazın kaçak ve yitik kişilerden kanunları uyarınca devlete kalan yerlerin olup olmadığı araştırılmalı, yapılan araştırma sonunda taşınmazlarını kaçak ve yitik kişilerden kalan yerlerden olduğu saptanamadığı takdirde davalı tarafın zilyetlik delilleri birlikte değrlendirilip sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Bu nedenlere; davalı tarfın temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.4.1990 gününde oybirliği ile karar verildi.