 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1990/3461
K. 1992/20965
T. 19.11.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI
BELGESİZ ZİLYEDLİK YOLU İLE BİR ÇALIŞMA ALANINDA 100 DÖNÜM TAŞINMAZ EDİNME
ÖZET Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı, miras yoluyla gelen kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayanarak dava açmıştır. Tutanak içeriğinde, dava konusu taşınmazın davacının babası Süleyman 'a ait olduğu, tesbit gününden on yıl önce öldüğü ve mirasçılarına kaldığı, Süleyman mirasçılarından oğlu Haydar'ın çalışma alanında belgesiz zilyedlik yoluyla 100 dönüm taşınmaz edindiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, dava konusu taşınmazın davacı adına belgesiz zilyedlik yolu ile ayrıca edinmesine yasal imkan bulunmadığı göz önünde tutulmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Dava konusu 115 ada 4 parsel sayılı 149.200 m2. yüzölçümündeki taşınmaz dava dışı Haydar isimli üçüncü şahıs adına çalışma alanında belgesiz zilyedlik yoluyla tesbit edilen 100 dönüm fazlası olduğundan söz edilerek Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı, miras yoluyla gelen zilyedliğe ve paylaşmaya dayanarak dava açmıştır. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, dava konusu taşınmazın teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 23.1.1990 günlü haritasında (A) harfi ile gösterilen 100 dönümlük kısmının davacı (B) ile gösterilen 49200 m2.Iik kısmının Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Hazinenin temyizi teknik bilirkişi tarafından düzenlenen haritada da (A) harfiyle gösterilen ve davacı adına tescile karar verilen bölüm hakkındaki hükme ilişkindir. Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı miras yoluyla gelen kazandırıcı zamanaşımı zilyedliğine dayanarak dava açmıştır. Tutanak içeriğinde dava konusu taşınmazın davacının babası Süleyman'a ait olduğu, Süleyman'ın tesbit gününden 10 yıl önce öldüğü, mirasçılarına kaldığı, Süleyman mirasçılarından oğlu Haydar'ın çalışma alanında belgesiz zilyedlik yoluyla 100 dönüm taşınmaz edindiği, bu nedenle dava konusu taşınmazın kişi adına tesbitine yasal imkan bulunmadığı açıklanmıştır. Davacı, babası Süleyman'dan gelen ve miras yoluyla geçen belgesiz zilyedliğe dayandığına göre miras bırakanı Süleyman'ın ölüm günü, mirasçılarının kimlerden ibaret olduğu, ölümünden sonra mirasçıları arasında paylaşmanın yapılıp yapılmadığı, bu paylaşmada dava konusu taşınmazın davada taraf olmayan Haydar payına isabet edip etmediği, davacının Süleyman terekesinden payına düşen taşınmazları alıp almadığının araştırılması gerekir. O halde, Süleyman'ın ölüm günü ve tüm mirasçılarını gösterir aile nüfus kayıt örneği getirtilmeli, mirasçıları belirlenmeli, bilgisine başvurulan yerel bilirkişi ve tanıklar ile tesbit bilirkişileri çağrılıp dinlenmeli, olaylara davalı bilgi alınmalı, mirasçılar arasında Süleyman terekesinin paylaşılıp paylaşılmadığı, dava konusu taşınmazın mirasçılardan belgesiz zilyedlik yoluyla adına 100 dönüm taşınmaz tesbit edilen davada taraf olmayan mirasçı Haydar payına düşüp düşmediği araştırılmalı, miras bırakan Süleyman'ın terekesi paylaşılmış ve davacı terekeden payına düşeni almış ise dava hakkı olmadığı düşünülmeli, tereke paylaşılmamış ise Süleyman terekesinden belgesiz zilyedlik yoluyla 100 dönüm taşınmaz aldığı tutanakta açıklanan Süleyman oğlu Haydar adına tesbit edilen taşınmazların tutanak öreği ve dayanağı belgeleri getirtilip incelenmeli, Süleyman oğlu Haydar'ın belgesiz zilyedlik yoluyla 100 dönüm taşınmaz aldığı, açık anlatımla Haydar adına tesbit edildiği ve bu tesbitlerin kesinleştiği anlaşıldığı takdirde Süleyman'ın ölüm günü itibariyle belgesiz zilyedlik yoluyla alabileceği 100 dönüm taşınmazın oğlu Haydar adına tesbit edildiği, böylece davacının belgesiz zilyedlik yoluyla ayrıca taşınmazı edinmesine yasal imkan bulunmadığı göz önünde tutulmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Bu nedenlerle Hazinenin davacı Hatun adına tescile karar verilen 116 ada 4 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 19.11.1992 gününde oybirliği ile karar verildi.