 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1990/2385
K. 1992/19883
T. 26.10.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİ
ÖZET Davacının, belgesiz zilyetlik yoluyla edindiği taşınmaz miktarının 100 dönüm olduğu mahkemece getirtilip incelenen belgelerle saptanmıştır. Şu hale göre, davacının belgesiz zilyetlik yoluyla taşınmaz edinmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
(3402 s. Kadastro K. m. 30)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin yasal süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar olundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 342 parsel sayılı 24300 m2., 343 parsel sayılı 57900 m2., 378 parsel sayılı 94050 m2. yüzölçümündeki taşınmazlar, Devletin tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan söz edilerek davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. itirazı komisyonca reddedilen davacı Kaya, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında, taşınmazın babası Mustafa'dan kaldığını açıklamış ve Mustafa mirasçıları dayaya dahil edilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, teknik bilirkişi tarafından düzenlenen haritada kırmızı kalemle boyalı ve (8) harfleriyle gösterilen toplam 100.000 m2.lik taşınmaz bölümünün davacı Kadir dışında kalan Mustafa mirasçıları belirlenerek 8/9 payının bu kişiler adına, davacı Kayaya ait 1/9 payın ise davalı Hazine adına, ayrıca taşınmazların aynı haritada yeşil renkle boyalı ve (A) harfiyle ve 378 sayılı parselin (C) harfiyle gösterilen bölümlerinin davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Hazinenin temyizi; teknik bilirkişi tarafından düzenlenen haritada dava konusu taşınmazların (B) hafiyle gösterilen ve 8/9 payının Mustafa mirasçıları adına tesciline karar verilen bölümleriyle ilgili hükme ilişkindir. Bu bölümler üzerinde Mustafa'nın, Kaya dışındaki mirasçıları yararına iktisap koşullarının oluştuğu gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Oysa, davacı Kaya, dava konusu taşınmazlar hakkında belgesiz zilyetliğe dayanarak dava açmış ve taşınmazların adına tescilini istemiştir. Dava dilekçesinde taşınmazların babasından kaldığını, babası Mustafa mirasçıları adına tescili gerektiğini ileri sürmemiştir. Davacı Kayanın belgesiz zilyetlik yoluyla edindiği taşınmaz miktarının 100 dönüm olduğu, mahkemece getirtilip incelenen belgeler saptanmıştır. Şu hale göre, davacı Kayanın belgesiz zilyetlik yoluyla taşınmaz edinmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacı Kayanın zilyetliğe davalı dava hakkı da ortadan kalkmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30. maddesinde gerçek hak sahibinin hangi hallerde araştırılacağı açıklanmıştır. Bu davada, mahkemenin gerçek hak sahibini aramasına yasal imkan bulunmamaktadır. Kuşkusuz davacı Kaya dışındaki Mustafa mirasçılarının genel mahkemede dava hakları saklıdır. Bu durumda; davanın reddine, taşınmazların tümünün tesbitte olduğu gibi davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekir. Mahkemenin bu yönü göz ardı ederek yazılı biçimde hüküm kurması isabetsiz, davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26.10.1 992 gününde oybirliğiyle karar verildi.