 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1990/12093
K: 1990/10544
T: 18.09.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, gereği görüşüldü.
KARAR : Kadastro sırasında dava konusu taşınmaz kayıt miktar fazlası olduğundan söz edilerek hazine adına tesbit edilmiştir. Davalı tarafın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanan itirazı kadastro komisyonunca kabul edilerek taşınmazın davalı taraf adına tesbitine karar verilmiştir. Hazine tesbit nedenlerine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın davalı taraf adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden bulunmadığı zilyetlik yoluyla davalı taraf yararına taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazın bulunduğu yöreye ait orman sınırlandırma harita ve tutanağının uygulanmasını gösteren uzman bilirkişi raporu dayanaktan yoksundur. Orman sınırlandırma haritası ölçeği ile taşınmaza ait harita ölçeği eşitlenip taşınmazın orman sınırlandırma harita ve tutanağı kapsamı dışında kaldığını belirten harita çizdirilmemiştir. Uzman bilirkişinin taşınmaz orman sınırlandırma harita ve tutanağı kapsamı dışındadır, uzağındadır biçimindeki sözleri ile orman tahdit haritası ve tutanağının uygulandığı kabul edilemez. Diğer taraftan; dava konusu taşınmazın dava dışı parsellere revizyon gören kayıt fazlası olduğu tutanakda açıklanmış kadastro komisyonuncada kabul edilmiştir. Tutanak içeriğine göre dava konusu taşınmaz dışında bir çok taşınmazın aynı kaydın miktar fazlası olduğu anlaşılmaktadır. Aynı kaydın kapsamı dışında kalan ve kayıt miktar fazlası olarak tesbit edilen diğer parsellerin tutanak örneği ve dayanağı belgelerin getirtilip uygulamada gözönünde tutulmamış, davalı olup olmadığı araştırılmamış, davalı olanların davası birleştirilmemiş, kaydın revizyon gördüğü parseller dışındaki kayıt miktar fazlası olarak tesbit edilen parsellerin toplam yüzölçümünün ne olduğu belirlenmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kuru toprakta 100 dönüm limitinin kayıt miktar fazlası olarak tesbit edilen taşınmazların geçip geçmediği yönü açıklığa kavuşturulmamıştır. Vergi kaydı yükümlüsünün ölüm günü ile ölüm gününden sonra mirascılarının terekeyi paylaştıkları gün ve kadastro tesbit günü arasında ölüm günü ya da paylaşma gününden itibaren tesbit gününe kadar belgesiz zilyetlik yoluyla iktisap için gerekli olan 20 yıllık zilyetlik süresinin geçip geçmediği yönü gereği gibi saptanmamıştır. Böylesine yetersiz inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde, öncelikle aynı kaydın miktar fazlası olarak tesbit edilen taşınmazlara ait davalar birleştirilmeli, dava konusu olmayanların tutanakları getirtilmeli, birleşik haritaları yaptırılmalı, taşınmazın bulunduğu yöreye ait orman sınırlandırma harita ve tutanağı getirtilerek sınırlandırma haritasının ölçeği ile tapulama haritasının ölçeği eşitlenmeli, ondan sonra yerel bilirkişi aracılığı, teknik ve uzman bilirkişi yardımı ile orman sınırlandırma harita ve tutanağında gösterilen röper noktalarıda işaret edilmek suretiyle uygulama yapılmalı, teknik bilirkişiye harita çizdirilmeli, böylece dava konusu taşınmazın orman sınırlandırma harita ve tutanağı kapsamında ya da dışında kalıp kalmadığı belirlenmeli, bu uygulama sonunda taşınmazın orman sınırlandırma harita ve tutanağı kapsamı içinde kaldığının kabulü halinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/son maddesi hükmünce bir karar verilmelidir. Aksi halde yukarıda açıklandığı biçimde zilyetlik delilleri yeniden toplanmalı, toplanan ve toplanacak olan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Bu nedenlerle davacı hazinenin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 18.9.1990 gününde oybirliği karar verildi.