 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E:1989/6205
K:1989/11758
T:31.10.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İKİNCİ KADASTRONUN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ (AYRICALIKLARI)
ÖZET : Kural olarak, evvelce kadastrosu yapılan taşınmazların yeniden kadastrosunun yapılmasına yasal olanak yoktur. Ancak, kadastro çalışmaları sırasında tesbit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmazlar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerin ikinci kez kadastroları yapılabilir.
(743 s. MK. m. 934)
(766 s. Tapulama K. m. 2)
(3402 s. Kadastro K. m. 22)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, gereği görüşüldü:
1955 yılında yapılan tapulama sırasında; dava konusu 165 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu saptanarak Tapulama Kanununun 2. maddesi hükmünce tapulama dışı bırakılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra 3.11.1987 gününde ikinci kez yapılan kadastro sırasında, taşınmazın davalı tarafından imar ve ihya edilerek tarım toprağı haline getirildiğinden ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde yazılı koşulların davalı Ömer yararına gerçekleştiğinden sözedilerek davalı adına tesbit edilmiştir. Hazine, süresinde dava açarak ikinci kez yapılan kadastro işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
1955 yılında yapılan tapulama sırasında dava konusu 612 parsel sayılı taşınmaz tesbit tarihindeki niteliği gözönünde bulundurularak 766 sayılı Tapulama Kanununun ikinci maddesi hükmünce tapulama dışı bırakılmıştır. Tapulama dışı bırakma da bir tapulama işlemi olup, uyuşmazlık çıkarılmadığı için işlem kesinleşmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22. maddesinde; evvelce tesbit, tescil veya sınırlandırma suretiyle kadastrosu veya tapulaması yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosunun yapılamayacağı, bu gibi yerler ikinci bir defa kadastroya tabi tutulmuş ise, ikinci kadastronun bütün sonuçlarıyla hükümsüz sayılacağı ve Türk Medeni Kanununun 934. maddesine göre işlem yapılacağı, süresinde dava açılmadığı takdirde ikinci defa yapılan kadastronun tapu sicil müdürlüğünce re'sen iptal edileceği öngörülmüş, ancak; tapulama veya kadastro çalışmaları sırasında tesbit dışı bırakılan tapuda kayıtlı taşınmaz mallar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait yerlerin bu kanun hükümleri gereğince kadastrosunun yapılacağı vurgulanmıştır. Sözü edilen madde metninin içeriğinden de anlaşılacağı üzere; tapulama (kadastro) çalışmaları sırasında tesbit dışı bırakılan taşınmazların ikinci kez tapulama işlemlerinin yapılması için taşınmazın tapuda kayıtlı olması gerekmektedir. Olayımızda; dava konusu taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığı, tesbit tutanağı içeriği ve yargılama safahatından anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle; ikinci kez 3402 sayılı Kadastro Kanununa göre yapılan işlem, başka bir deyişle tespit geçersizdir. Mahkemece bu yönler gözetilerek ikinci kez kadastroya tabi tutulan dava konusu taşınmazla ilgili kadastro işleminin bütün sonuçları ile birlikte iptaline karar verilmek gerekirken, anılan madde hükmünün yorumlanmasında yanılgıya düşülerek yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde gürüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 31.10. 1989 gününde oybirliği ile karar verildi.