 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1988/9329
K: 1988/9327
T: 14.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR : Hükmüne uyulan bozma kararında nizalı taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı vurgulanarak, Orman İdaresinin diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak, gerçek hak sahibinin saptanması yönünden tapu kaydının yerine gereği gibi uygulanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucunda orman idaresinin davasının kabulüne, taşınmazın orman olarak tapulama dışı bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Orman İdaresinin davasının reddine, taşınmazın davalı ömer adına tapuya tesciline ilişkin önceki günlü 12.8.1982 tarih ve 27/24 sayılı hüküm davacı idare tarafından temyiz edilmiştir. 31.12.1982 gün ve 15926/16086 sayılı bozma ilamında vurgulandığı üzere, taşınmazın Devlet ormanı ya da orman toprağı sayılan yerlerden olmadığı kabul edilerek Orman İdaresinin esasa yönelik temyiz itirazları reddedilmiş, ancak hüküm gününde yürürlükte bulunan Tapulama Kanununun 54. maddesi hükmü dikkate alınarak gerçek hak sahibinin belirlenmesi yönünden tapu kaydının gereği gibi yerine uygulanması ve taşınmazın gerçek hak sahipleri adına tapuya tesciline karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur. Bozma kararına karşı idare süresinde karar düzeltme isteğinde bulunmamıştır. Mahkemece; sözü edilen bozma kararına uyulmuştur. Bozma kararına uyulmakla dava konusu taşınmazın orman olmadığı yönü kesinleşmiş, davalı taraf yararına kazınlmış hak meydana gelmiş, başka bir değişle usulü kazanılmış hak doğmuştur. Artık, bu aşamadan sonra bozma kararına uyan mahkeme taşınmazın yeniden orman olup olmadığı yönünden inceleme ve araştırma yapamaz. Diğer taraftan, bozmadan sonra yapılan keşif ve uygulamada dava konusu taşınmazın davalı tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamı içinde kaldığı yerel bilirkişi sözleri ve teknik bilirkişinin açıklamalı raporu ile belirlenmiş, temyize konu son gerekçeli kararda da taşınmazın tesbite dayanak yapılan davalı tarafa ait tapu kaydının kapsamı içinde kaldığı kuabul edilmiş, işbu karar davacı idare tarafından gerekçe yönünden temyize getirilmemiştir. Mahkemece, bozma ile kesinleşen bu yönler dikkate alınarak taşınmazın kapu kayıt malikleri, ölmüşlerse mirasçıları, yöntemine uygun biçimde yapılmış bir paylaşma varsa paylaşmaya değer verilerek bir hüküm kurulması gerekirken , kesinleşen yönler gözardı edilerek ve bozma kararı dışına çıkılarak yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz, davalının temyiz itirazları öncelikle bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükümün BOZULMASINA,14.10.1988 gününde oybirliği ile karar verildi.