 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1988/6480
K: 1990/5262
T: 03.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Kadastro sırasında 303 parsel sayılı 39 hektar ve 550 metrekare yözülçümündeki taşınmaz, dava konusu olduğundan sözedilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacı hazine tarafından davalı Merati aleyhine tesbitten önce yerel Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan elatmanın önlenmesi davası görevsizlik kararı ile Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece kesin hükmün varlığından sözedilerek davanın reddine, malikhanesinin olağan usule göre doldurulması için 303 sayılı parsele ait kadastro tutanağının Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Temyizin yasal süre içerisinde yapıldığı anlaşıldıktan sonra, tetkik hakiminin raporu okundu, dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü:
KARAR : Taşınmazın tesbiti, Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduğundan sözedilerek malikhanesi açık bırakılmak suretiyle yapılmıştır. Davacı Hazine tarafından davalı Merati aleyhine açılan mer'aya elatmanın önlenmesi davası görevsizlik kararı verilerek Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece Ortaköy Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ve kesinleşen 9.6.1980 gün ve 569/139 sayılı karar Hazine yönünden de kesin hüküm şeklinde nitelendirilerek davanın reddine, tutanağın olağan usule göre doldurulması için kadastro müdürlüğüne iadesine karar verilmiştir. Ne varki; davalı tarafın dayandığı 9.6.1980 gün ve 569/139 sayılı kararda davacı Hazine taraf olarak gösterilmemiştir. Başka bir anlatımla; hazine davalı tarafın dayandığı yukarıda tarih ve numarası bildirilen ve kesinleşen kararın tarafı değildir. Bu itibarla; dayanılan karar Hazineyi bağlamaz. Diğer bir deyişle; davacı Hazine yönünden kesin hükmün varlığından söz edilemez. Bu durumda; tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken HUMK.nun 237. maddesi hükmünün değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Diğer taraftan taşınmazın tesbiti, malikhanesi açık bırakılmak suretiyle yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 30. maddesi hükmünce; kadastro hakimi gerçek maliki saptamak ve taşınmaz malın kimin adına tescil edileceğini belirlemekle yükümlüdür. Mahkemece bu ilke de gözardı edilerek, malik hanesi doldurulmak üzere kadastro tutanağının Kadastro Müdürlüğüne iadesine karar verilmesi dahi isabetsiz, davacı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3.5.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.