 |
T.C.
YARGITAY
7. Ceza Dairesi
E. 1993/3806
K. 1993/6520
T. 18.11.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
CEVAP VE DÜZELTME HAKKI
KARAR ÖZETİ :5680 sayılı Basın Kanununun 19. maddesinin HI. bendinde öngörülen Sulh Ceza ve Asliye Ceza Mahkemelerinin başvuru ve itirazı sonuçlandırması için konulmuş olan ikişer günlük süreler, düzenleyici nitelikli süreler olup, uyulmaması halinde müeyyidesi yoktur. Sürenin kaçırılması halinde de hak kaybı sözkonusu olmaz.
Başvuru ve itirazın mahkemece iki gün içinde karara bağlanmaması halinde, bunu sebep göstererek cevap ve düzeltmeyi yayınlamayan sorumlu yazı işleri müdürü, aynı Yasanın 29. maddesindeki cezai sonuçtan kurtulamaz.
(5680 s. Basın K. m. 19, 29)
5680 sayılı Kanuna muhalefetten sanık Cüneyt hakkında yapılan duruşma sonunda, beraatine dair, (Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 8.10.1992 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi müdahil vekili tarafından süresinde istenilerek; dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bozma isteyen 8.6.1993 tarihli tebliğnamesiyle Daireye verilmekle, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Usul yasalarımızda belirlenen sürelerin niteliğini açıklayıcı bir hüküm bulunmamakta ise de uyulmaması halinde doğuracakları sonuçlar yönünden yasalarla belirlenen süreleri genel olarak hak düşürücü süre, koruyucu süre ve düzenleyici süre olarak üç gruba ayırmak mümkündür. Bunlardan düzenleyici süre, bir işlemin yapılması veya yapılmaması için kanunen tespit edilmiş olmasına rağmen, uyulmaması halinde müeyyidesi bulunmamaktadır. Sürenin kaçırılması halinde hak kayıbı sözkonusu olmaz. Bu tür sürenin konulmasındaki amaç davanın taraflarından gayrısının işi geciktirmesine sebebiyet verdirmemektedir.
İşte, 5680 sayılı Basın Kanununun 19. maddesinin 111. bendinde Sulh Ceza ve Asliye Ceza Mahkemelerinin başvuru ve itirazı inceleyip sonuçlandırılması için konulmuş olan ikişer günlük sürelerde yukarıda açıklanan düzenleyici nitelikte sürelerdir.
Dairemizin yeniden oluşan ve yukarıdaki düşünceyi benimseyen görüşüne göre gerek Sulh Ceza Mahkemesinin gerekse Asliye Ceza Mahkemesinin iki gün içerisinde başvuru ve itirazı inceleyip karara bağlamamış olması halinde sadece bu nedenle mahkeme kararlarına uymayan, yani cevap ve düzeltmeyi yayınlamayan sorumlu yazı işleri müdürünün aynı Yasanın 29. maddesindeki cezai sonuçtan kurtulacağı düşünülmez.
Bu itibarla, İstanbul 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin tezkip yazısının yayınlanmamasına ilişkin kararına vaki itirazı inceleyip Sulh Ceza Mahkemesinin kararını kaldıran İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nin iki gün içinde karar vermediğinden bahisle yazılı şekilde beraet kararı verilmesi,
Yasaya aykırı, müdahil vekilinin temyizi bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün istem gibi (BOZULMASINA), 18.11.1993 günü oybirliğiyle karar verildi.