 |
T.C.
YARGITAY
7. Ceza Dairesi
E. 1991/8772
K. 1991/14867
T. 20.12.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- 3167 SAYILI KANUNA AYKIRI DAVRANIŞ
- GEREKÇE
ÖZET : Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanmaksızın kanundaki sözcüklerin tekrarı ile yetinilerek 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi yasaya aykırıdır.
(31678. Çek K. m. 16)
(647 s. CİK. m. 4)
(1412 s. CMUK. m. 32)
(2709 e. Anayasa m. 141)
3167 sayılı Kanuna muhalefetten sanık Mehmet hakkında yapılan duruşma sonunda; hükümlülüğüne dair, (Kartal 1. Asliye Ceza Mahkemesi)nden verilen 27.12.1990 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından süresinde istenilerek, dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığı'nın onama isteyen 20.9.1991 tarihli tebliğnamesiyle Daireye verilmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Anayasanın 141 ve CMUK.nun 32. maddeleri uyarınca, mahkemelerce 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilirken, uygulanmama nedenini belirtir yasal ve yeterli gerekçe gösterilmesi zorunludur. "Gerekçe"; istem konusundaki takdirin akla, hukuka ve dosya
içeriğine uygun açıklamasıdır. Gerek Anayasamızda ve gerekse yasalarımızda nelerin gerekçe olabileceği sınırlı bir şekilde sayılmamıştır. Bununla beraber, gösterilen gerekçenin, soruşturma aşamasında izlenen sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin yerinde takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli, yeterli ve yasal olması gerekmektedir. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan, yasadaki sözcüklerin tekrarı ile yetinilerek 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi yasa koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla cezalar hakkında 647 sayılı Kanunun 4.
maddesinin uygulanmasına yer olmadığı konusundaki takdirin mutlaka yasal olması sanığın kişiliğine dayanması ve olay ile uyumlu olması şarttır. Esasen, gerekçe gösterilmesi zorunluluğundan güdülen amaç, gösterilen nedenlerin hakimin sadece soyut kanılarına değil, ölçünün isabetle seçildiğini doğrulayıp açıklayan ve dosya içeriğine, sanığın duruşma sırasında gözlenen haline uygun bir değerlendirme sonucu, takdirin yerinde kullanılıp kullanılmadığının saptanmasıdır.
Bu açıklamalar ışığında olaya bakıldığında; sanık Mehmet'in avukat olduğu ve sabıkasının bulunmadığı, davaya konu 1.320.000 liralık çek'i de bir yakınının müdahil Osman ile bir gayrı menkulün kiralanmasından doğan hukuki ihtilafın daha fazla büyümeden çözümlenmesi amacıyla verdiği, ayrıca 420.000 lirasını da ödediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla ne sanığın kişiliğinde ne de suçun işleniş şeklinde 647 sayılı Kanunun 4.maddesinin uygulanmamasını gerektiren bir olumsuzluk, bir vehamet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, kanundaki sözcüklerin tekrarı ile yetinilerek 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 20.12.1991 günü oybirliğiyle karar verildi.