 |
T.C
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/5494
K: 2004/5537
T: 05.07.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- PAYLAŞMA İSTEME HAKKI
- KAYYIM ATANMASI
4721 s. MK/677,698,699,703
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalı A. K. tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava bir adet taşınmazın paydaşlığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece satış kararı verilmiş, hükmü davalı A. K. temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanunu'nun paylı mülkiyetin sona ermesini düzenleyen ve "paylaşma istemi" başlığını ihtiva eden 698. maddesi hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça paydaşların her birinin malın paylaşılmasını isteyebileceği hükmüne yer vermiştir. 699. madde paylaşma biçimi hakkındaki kuralı koymuştur. Buna göre aynen bölünerek paylaştırma mümkün ise hakim o şekilde değilse açık artırma ile satış kararı verecektir. Kanunun bu maddesi amir bir nitelik taşır. Aynı kanunun 703/son maddesi de elbirliği mülkiyetinde paylaşma, aksine hüküm bulunmadıkça paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır kuralını öngörür. Kanunu Medeni'nin 627. maddesi "Taksim davası"ndan söz ederken Medeni Kanun'un 698. maddesi başlığı ise "paylaşma istemi" şeklinde kaleme alınmıştır. Maddede "dava" sözcüğü yerine davayı da içine alan daha kapsamlı "istem" sözcüğüne yer verilmiştir.
Bu kanuni düzenlemeden anlaşılacağı üzere paylaşma isteme (taksim davası açma) hakkı kural olarak paylı mülkiyette paydaşa, elbirliği mülkiyetinde ise mirasçıya tanınmıştır. Malik olmayan kimseye paylaşma isteme ve paylaşmaya katılma hakkı tanınmamıştır. Örneğin Kanuni Medeni'nin 612, Medeni Kanun'un 677. maddeleri miras payının temliki konusunda üçüncü kişi ile sözleşme yapma imkanı vermesine karşın, bu kimseye paylaşmaya katılma yetkisi vermemektedir. O halde paydaş olmayan kimsenin paylaşma (taksim) davası açması mümkün değildir.
Kanunu Medeni'nin 588. maddesine göre bir mirasçıya düşen hisseyi temellük eden veya haczeden yahut o mirasçı aleyhine borcunu ödemekten acze dair icra vesikası olan alacaklı hakimin mirasçı yerine kaim olmak üzere taksime iştirakini isteyebilecektir. Taksime iştirak paylaşma (davayı) isteme hakkını da kapsar. Paylaşma davası açma hakkı paydaş yada mirasçıya ait olduğundan ve borcunu ödemeyen mirasçıdan alacağın tahsili sonucunu doğuran bir davayı açması da beklenemeyeceğinden kanunun sözü edilen maddesi ile bu hak hakime tanınmış, hakim borçlu mirasçı yerine dava açması konusunda alacaklıya yetki vermekte, alacaklıda hakimden aldığı bu yetkiye dayanarak taksim davası açmakta idi.
Kanun koyucu böyle bir durumu uygun görmediğinden Türk Medeni Kanunun 648.maddesiyle yeni bir hüküm getirmiş, alacaklıya sulh hakiminden paylaşmaya katılmak üzere bir kayyım atanmasını isteyebilir tarzında bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre alacaklı sulh hakiminden paylaşmaya katılmak üzere kayyım atanmasını isteyecek, kayyım atandığında kayyım paydaşlığın giderilmesi (taksim) davası açacak, davaya kayyım huzuru ile devam edilip sonuçlandırılacaktır. Yasa maddesinde bizzat borçluya değil borçlu adma mirasın paylaşılmasını istemek, gerektiğinde paydaşlığın giderilmesi davası açmak üzere bir kimsenin kayyım atanması amaçlanmıştır. Kanunun bu hükmü dikkate alınmaksızın borçluya kayyım atanması doğru olmadığı gibi davaya kayyım huzuruyla devam edilmesi gerekmesine rağmen alacaklı huzuruyla devam edilip sonuçlandırılması da doğru değildir. Bundan zühul ile yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alman temyiz harcının temyiz edene iadesine, 5.7.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.