 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 2004/4
K: 2004/1054
T: 24.2.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava önalım hakkı sebebiyle davalıya satılan payların iptal ve tesciline ilişkindir. Mahkeme davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, önalım davasına konu edilen taşınmazlarda davalıya 11.1.2002 tarihinde yapılan temlikin aslında satış olduğu halde tapuda trampa şeklinde gösterildiğini, davalının 17.1.2002 tarihinde de satış suretiyle pay edindiğini ileri sürerek 11.2.2002 tarihinde ikame ettiği iş bu dava ile önalım hakkı sebebiyle davalı adına olan payların iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir. Davalı tapuda 11.1.2002 tarihinde yapılan temlikin trampa olduğunu davanın reddini savunmuştur.
Taşınmaz mülkiyetinin kanundan doğan takyitlerinden olan önalım hakkı payın üçüncü şahsa satılması halinde diğer paydaşların o payı öncelikle satın alma hakkını veren yenilik doğuran bir haktır. Bu hak sadece gerçek anlamdaki satışlar için kabul edilmiştir. O nedenle satım niteliğinde olmayan temliklerde önalım hakkı ceryan etmez. Davacı tapudaki işlemin tarafı olmadığından, o işlemde muvazaa yapıldığını, önalım hakkının kullanılmasının engellenmesi amacıyla trampa olarak gösterildiğini ileri sürüp bu iddiasını ibraz ve ikame edeceği her türlü delil ile ispatlayabilir.
Olayımızda, davacının bu iddiasını ispat için dinlettiği tanıklarının beyanları, davalının Mustafa Ç.'ndan 11.1.2002 tarihinde temlik ettiği payların tamamına yönelik olarak para ödediği, bu şekilde payları satın aldığına ilişkindir. Mahallinde yapılan keşif sonucu belirlenen trampa akdine konu paylar arasındaki değer farkı da tanık beyanları ile birlikte değerlendirildiğinde gerçek maksadın satım olduğu anlaşılmaktadır. Davacının davalıya yapılan temlikin satım olduğu yolundaki iddiası ispat edilmiştir. Dosyadaki tapu kayıt suretlerinin incelenmesinden davalının 11.1.2002 tarihli temlikten önce dava konusu edilen taşınmazlarda paydaş olmadığı görülmektedir. Dava, her iki işlem yönünden yasal bir aylık hak düşürücü süre içerisinde ikame edildiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 375.000.000TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.02.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.