 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 2003/13
K: 2003/183
T: 14.1.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
· ONALIM DAVASI
· ŞUFA HAKKI
İçtihat Özeti: Bir kimsenin şu fa hakkından söz edilebilmesi için o kişinin davaya konu edilen payın satıldığı tarihte taşınmazda paydaş olması gerekir.
(743 s. MK. m. 658,659)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan onalım davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava. şufalı payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkeme istem gibi karar vermiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili müvekkili Selma ile dava dışı kardeşi Alban'a ait dava konusu taşınmaz üzerindeki payların satışı ile davalılar adına oluşan tapu kaydının açtıkları tapu iptali ve tescil dava sonucunda 1/2 payının iptal edildiğini, davalılar aleyhine açılan şufa davalarından ilkinin süre yönünden reddine, diğerinin açılmamış sayılmasına karar verildiğini ve bu kararların kesinleştiğini öne sürerek 2.5.2002 tarihinde açtıkları iş bu dava ile müvekkilinin şufa hakkının tanınmasını istemiştir. Davalılar vekili davanın süresinde açılmadığını, tapuda gösterilen satış bedelinin düşük gösterildiğini, şufalı payın gerçek değerinin daha yüksek olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Davacı 22.4.1999 tarihinde Kadıköy Asliye 3. Hukuk Mahkemesinde velikin vekalet görevini kötüye kullanması ve muvazaa nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil davası, 26.4.1999 tarihinde de Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde şufa davası açmıştır. Bu davalardan tapu iptal ve tescil davası kabulle sonuçlanmış, davalılar uhdesindeki 1/2 payın iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş olup, hüküm 29.1.2001 tarihinde kesinleşmiştir. Davcı tarafından açılan şufa davası ise yerel mahkemece kabul edilmiş, bu hüküm Dairemizce tapu iptali ve tescile ilişkin kararın 29.1.2001 tarihinde kesinleştiği ve sonuçlarını bu tarihten itibaren doğuracağı, şufa davası açıldığı tarihte davacının malik olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gereğine işaretle 25.8.2001 gün ve 3553-4431 sayılı ilam ile bozulmuştur. Mahkeme bozma kararına uyarak davanın reddine karar vermiş, hüküm 13.1.2002 tarihinde kesinleşmiştir. Diğer yandan davacı tarafından 19.12.2001 tarihinde Kadıköy Asliye 5. Hukuk Mahkemesinde açılan şufa davasının derdestlik itirazı nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu hüküm de 1.5.2002 tarihinde kesinleşmiştir.
Şufa hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın kısmen veya tamamen 3. şahsa satılması halinde diğer paydaşlara öncelikle satın alma hakkını veren yenilik doğuran bir haktır. Bu hak, müşterek mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda vücut bulur, payın 3. şahsa satılması ile de kullanılabilir hale gelir. Şufa hakkı, satışa ıttıla tarihinden itibaren bir ay içerisinde açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü süre niteliğindedir ve mahkemece resen dikkate alınması gerekir. Bir kimsenin şufa hakkından söz edilebilmesi için o kişinin davaya konu edilen payın satıldığı tarihte taşınmazda paydaş olması gerekir. Davacı, şufa hakkını dava yolu ile kullandığı 26.4.1999 tarihinde şufalı payın ilişkin bulunduğu taşınmazda paydaş değildir. Paydaş olmadığına göre şufa hakkından ve şufa iradesinden söz edilmeyeceğinden bu konudaki irade açıklaması da hukuki sonuç doğurmaz. Açıklanan esaslar, taşınmazdaki 1/2 payın davacıya intikalini sağlayan mahkeme kararının kesinleşme tarihi, redle sonuçlanan şufa dava dosyası ve davanın açıldığı tarihe göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bundan zühul ile yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle (BOZULMASINA) ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 14.1.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.