 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 2002/8228
K: 2003/89
T: 13.1.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- PAYLAŞMA DAVASI
- ALACAKLI
- KAYYIM ATANMASI
· ÖZET: Elbirliği mülkiyetine, elbirliği mülkiyeti ile birlikte paylı mülkiyete tabi mallarda borçlu mirasçının alacaklısı olan kişinin paylaştırma davası açabilmesi için kayyım atanması istemesi gerekir.
(4721 s. MK. m. 648)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan paylaşma davasına dair karar davalılardan Ahmet tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava altı adet taşınmazın pay aştırılmasına ilişkindir. Mahkemece taşınmazların satışına karar verilmiş, hüküm davalılardan Ahmet tarafından temyiz edilmiştir.
Paylaşma davaları, paylı ve elbirliği mülkiyetine konu mallarda paydaşlar ya da ortaklar arasındaki hukuki ilişkiyi sona erdiren, birlikte mülkiyetten ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı yanlar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Dava açma yetkisi, paylı mülkiyette paydaşa, elbirliği mülkiyetinde ortağa aittir. Paydaşlardan veya ortaklardan biri yalnız başına dava açabileceği gibi birden fazla paydaş veya ortak da dava açabilir. Paylı mülkiyet ve elbirliği mülkiyetinin bir arada bulunması halinde paydaş veya ortaklardan biri veya bir kaçı dava açabilirler. Husumet de davacı dışında kalan paydaş veya ortaklara yöneltilir.
Türk Kanunu Medenisinin 588. maddesinde elbirliği mülkiyetine tabi mallarda bir ortağın hisselerini haczettiren alacaklının, hakimin ortak yerine kaim olarak, taksime iştirakini isteyebileceği hükmü yer almakta iken 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda, anılan maddenin karşılığı olan 648. maddesi, yukarıda belirtilen hallerde alacaklının, sulh hakiminden mirasçının yerine paylaşmaya katılmak üzere bir kayyım atanmasını isteyebileceği hükmünü getirmiştir. Yasanın gerekçesinde de vurgulandığı gibi eski metinde hakimin mirasçı yerine kaim olarak taksime iştirak edeceği belirtilmiştir. Ancak hakim, mirasçılar uyuşmadığı zaman paylaştırmayı gerçekleştirmekle de görevlidir. Aynı hakimin hem paylaştırmayı gerçekleştirmesi hem de mirasçılardan bin yerine onun (dolayısıyla alacaklının) yararlarını korumak için paylaştırmaya katılması uygun bir çözüm değildir. Bu sebeple maddede, sulh hakiminden koşullar gerçekleştiğinde paylaşmaya katılmak üzere bir kayyım atanmasının istenebileceği kabul edilmiştir.
Yeni yasal düzenlenme karşısında elbirliği mülkiyetine, elbirliği mülkiyeti ile birlikte paylı mülkiyete tabi mallarda borçlu mirasçının alacaklısı olan kişinin paylaştırma davası açabilmesi için alacaklı veya borçlunun yararlarını da korumak amacı ile Medeni Kanunun 648. maddesi gereğince kayyım atanması istemesi, kayyım atandığında davanın kayyım tarafından açılıp kayyım huzuru ile davaya devam edilmesi gerekir. Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerei mahkeme hükmünün (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.1.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.