 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 2001/7389
K: 2001/8685
T: 6.11.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ŞUFALl PAY
- PAYDAŞLARIN EYLEMLİ TAKSİMİ
ÖZET: Dava konusu taşınmazın paydaşlar arasında eylemli olarak taksim edildiği iddiasının öncelikli olarak araştırılması, bu husus kanıtlanamadığı takdirde bedelde muvazaa iddiasının incelenmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 659, 2)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bufunan şufa davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı tarafından süresi içinde istenilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava şufalı payın iptali ile davacılar adına tescili istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip herbir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şufa hakkını kullanması MK. 2. maddesinde yer alan objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye görmez. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda söz konusu değildir. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda; davacılar vekili, davacıların da paydaş oldukları 31 parsel sayılı taşınmazda davalının 25.9.1997 tarihinde 11/96 pay satın aldığını, şufa hakkını önlemek maksadıyla payın satış değerinin tapuda yüksek gösterildiğini, mahkemece belirlenecek gerçek bedel üzerinden şufa hakkını kullanmak istedikleri iddiasıyla bu davayı açmıştır. Davalı tapuda gösterilen bedelin gerçek satış bedeli olduğunu, taşınmazın paydaşlar arasında eylemli olarak taksim edildiğini davanın reddini savunmuştur. Davalı taşınmazın paydaşlar arasında eylemli olarak taksim edildiği konusunda tanıklarını bildirdiğine göre mahallinde yeniden keşif yapılarak taraf tanıklarının taşınmaz başında dinlenilmesi, yapılan keşif konusu tanzim edilen fenni bilirkişi raporunda belirtilen dükkanların tamamının ve kimler tarafından tasarruf edildiği saptanarak savunmanın araştırılması icap eder. Fiili taksim savunmasının kanıtlanamaması durumunda davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğundan bu iddianın araştırılması gerekir. Davacı akdin tarafı olmadığından bu iddiasını tanık dahil her türlü delil ile kanıtlayabilir. Keşif tek başına yeterli delil olmayıp diğer delillerin değerlendirilmesinde yardımcı olarak kabul edilmelidir. Davacı vekiline bu iddiasını kanıtlama yönünde 22.11.1999 tarihinde tüm delillerini bildirmesi için kesin süre verilmiş, davacılar vekili 6.12.1999 tarihli delil listesinde sunmuştur. Bu listede tanıklar yoktur. Ancak davacılar vs. delile dayandıklarından yemin haklarının hatırlatılması bedelde muvazaa iddiasının kanıtlanamaması halinde tapudaki satış bedeli ile masrafları toplamı üzerinden şufa hakkını kullanmak isteyip istemediklerinin davacılardan sorulması kabul edilmesi halinde eksik kalan şufa bedelinin depo edilmesi için uygun süre tayin edilip sonucuna göre karar verilmesi icap ederken noksan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), davalı yararına takdir edilen 20.000.000.-TL ücreti vekaletin davacılardan alınıp davalıya verilmesine ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 6.11.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.