 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 2001/1749
K: 2001/2014
T: 13.3.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ŞUFA DAVASI
- ŞUFA BEDELİ
- İSPAT KÜLFETİ
ÖZET: Şufalı pay dava sırasında bir başka şahsa veya satışı yapan paydaşa satılırsa, davacı HUMK.nun 186. maddesindeki seçimlik hakkını kullanarak; dilerse davayı yeni malike yöneltir, isterse tazminata dönüştürerek dava etliği şahıs hakkında yürütür.
ilk satış bedeli ile son satış bedeli arasında fark bulunması halinde: son satın alan şahıs kötü niyetli ise davacı ilk satış bedeli ile, aksi halde son satış bedeliyle sorunlu olacaktır. Burada ispat külfeti davacıya düşer.
(743 s. MK. m. 658, 659)
(1086 s. HUMK. m. 186)
Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan şufa davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak duruşma davetiye masrafı verilmediğinden duruşma isteminin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava şufalı payın iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
1 - Dosya kapsamına, toplanan delillere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, hükmün dayandığı gerekçelere, hak düşürücü sürenin geçirildiği savunmasının kanıtlanamamış olmasına göre, öğrenmeye nazaran dava süresindedir. Bu itibarla davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalılar vekillerinin şufa bedeline yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Şufalı pay dava sırasında bir başka şahsa veya satışı yapan paydaşa satılırsa davacı HUMK.nun 186. maddesi uyarınca seçimlik hakka sahiptir. Dilerse davayı yeni satın alan şahsa yöneltir, isterse davayı tazminata dönüştürerek dava ettiği şahıs hakkında yürütür.
İlk satış bedeli ile ikinci satış bedeli farklı ise davacının hangi satış bedelinden sorumlu olacağı konusu önem taşımaktadır. Son satın alan şahsın iyi veya kötü niyetli olmasına göre durum değişir. Son satın alan şahıs kötü niyetli ise davacı ilk satış bedeli ile aksi halde son satış bedeliyle sorumlu olacaktır. Burada isbat külfeti davacıya düşmektedir. Davacı, tanık dahil her türlü delille son satın alan ve dava yöneltilen şahsın ilk satışı ve bedelini bildiğini, buna rağmen muvazaalı olarak şuf'a hakkını önleme amacıyla bedelin fazla gösterildiğini kanıtlaması gerekir.
Şufalı pay 28.12.1999 tarihinde 19.325.000.000.TL bedelle davalılardan Saim'e satılmıştır. Bu satış nedeniyle 9.3.2000 günü dava açıldıktan sonra aynı payın bu defa 32.000.000.000.TL bedelle diğer davalı Sezai'ye satılması üzerine dava HUMK.nun 186. maddesi gereğince 4.2.2000 tarihinde son alıcıya yöneltilmiştir. Davacı davayı son alıcı Sezai'ye yöneltirken ona yapılan satışta şuf'a hakkının kullanılmasını önlemek için kötü niyetle bedelin yüksek gösterildiğini, ilk satış bedeli üzerinden şuf'a hakkının tanınmasını istemiştir. Davalı Sezai Şufalı payı iyi niyetle iktisap ettiğini savunmuştur. Bu durumda davalı Sezai'nin kötü niyetli olduğunu davacının ispat etmesi gerekmektedir. Davacı davalının kötü niyetli olduğunu ispat hususunda herhangi bir delil ibraz etmemiştir. Bu itibarla son alıcının kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığına göre son satış bedeli üzerinden şuf'a hakkının tanınmasına karar verilmek gerekirken davalı Sezai'nin kötü niyetli olduğunun kabulü ile ilk satış bedelinin esas alınması hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarda 2 nolu bentte açıklanan nedenle hükmün şuf'a bedeline ilişkin olarak (BOZULMASINA) ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.3.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.