 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 2001/1324
K: 2001/1462
T: 20.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- AKDE AYKIRILIK NEDENİYLE TAHLİYE
ÖZET: Kira sözleşmesinde kiracı tarafından yapılması taahhüt edilen onarımların ihtara rağmen yapılmadığından bahisle, akde aykırılık nedenine dayanılarak sözleşmenin feshiyle taşınmazın tahliyesi için açılan davada, BK'nun 256. Madde hükmünün uygulama yeri yoktur.
(818 s. BK. m. 256)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, akde aykırılık nedeniyle sözleşmenin feshiyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş, hükmü davalı temyiz etmiştir.
Davacı, kira sözleşmesinin 29. maddesinde kiralananın çatısının onarılmasının, elektrik ve su tesisatının bakımının yapılmasının, 49. maddesinde kalorifer kazanının tamirinin yapılmasının davalı tarafından taahhüt edildiğini, ancak ihtarlara rağmen sözleşmede taahhüt edilen işlerin yapılmadığını ifade ile akde aykırılıktan kira sözleşmesinin feshiyle taşınmazın tahliyesini istemiştir.
Davalı vekili akde aykırılık olgusunun gerçekleşmediğini, davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasındaki 1.5.1998 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 29. maddesinde kiralananın çinko damının ve yağmur suyu borularının tamiri, 49. maddesinde daha önce kalorifer dairesinde çıkan yangın nedeniyle kullanılamaz hale gelen kalorifer tesisatının çalışır hale getirilmesi, 49/B maddesinde ise elektrik ve su tesisatının, banyo, tuvalet ve odaların malzemelerinin bakımının yapılması öngörülmüş ve bu işlerin yapılmasını kiracı üstlenmiştir.
Davacı sözleşmede kiracıya yüklenen işlerin yapılmadığından bahisle iş bu davayı açmıştır.
Kiralananın niteliği itibariyle taraflar arasındaki sözleşme adi kira sözleşmesi olup, kiralayan ve kiracının birbirine karşı yerine getirmekle yükümlü olduğu borçları Borçlar Kanununun 249. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre kiralayanın borcu, kiralananı amaca uygun şekilde kullanılmak üzere kiracıya teslim etmek ve akit süresince de bu halde bulundurmaktır. Olayımızda kiralanan birtakım kusurlarıyla kiracıya teslim edilmiş, ancak kiracı bu hale rıza göstererek onarımları kendisinin yapacağını kabul etmiştir. Kiracının borcu ise sözleşmede öngörülen amaca uygun olarak kiralananı tahsis olunduğu şekilde kullanmaktır.
Olayımızda; ihtar ve dava konusu edilen olgular kiralananın amaç dışı ya da kötü kullanımına ilişkin olmayıp, kira sözleşmesinde kiracı tarafından yapılması taahhüt edilen onarımların yapılmadığına ilişkindir. Her ne kadar kiralananda yangın çıkmasına sebebiyet verilmesi halinde bu durum kiralananın açıktan fena kullanılması sayılabilirse de yangından sonra davacı tarafından yangın nedeniyle herhangi bir dava açılmadığına, aksine yangının yol açtığı hasarın davalı tarafından giderilmesi hususu sözleşmeye yazıldığına göre bu olgunun sonradan açıktan fena kullanma olarak kabulü de mümkün değildir. Bu itibarla Borçlar Kanununun 256. maddesinde belirtilen akde aykırılık nedeniyle kiralananın tahliyesine ilişkin hükümlerin olayımızda uygulama yeri bulunmamaktadır. Şartları varsa Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre akdin feshi istenebilir. Davacı genel hükümlere göre akdin feshini istemediğine, akde aykırılık nedeniyle dava açtığına göre davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA) ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.2.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.