 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E : 2001/0140
K : 2001/325
T : 24.1.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZETİ : Tahliye davasının kira sözleşmesinin bitimini takip eden 1 aylık süre içinde açılması gerekir.
Şayet sözleşme sona ermeden önce kiralayan tahliye iradesini kiracıya bildirmişse bu olurumda dönem sonuna kadar tahliye davasını açabilir.
Sözleşmede tahliye isteği halinde önceden ihbar şartı konulmuşsa sözleşmeye uyulması gerekir.
Kira sözleşmesinin başlangıç ve bitiş tarihleri uyuşmazlık konusu ise tanık dahil her türlü delille ispat edilebilir.
Davanın süresinde açılıp açılmadığı konusu kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir.
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava konut ihtiyacı nedeniyle tahliye istemidir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6570 sayılı yasanın 7/b-c-ç maddelerine dayanan tahliye davasının anılan yasa maddeleriyle İc.İf.K.272.maddesinin kıyasen uygulanması ve yerleşmiş içtihatlar uyarınca kira akdinin hitamını takip eden bir ay içinde açılması gerekir. Daha önce veya bir aylık dava açma süresi içinde tahliye iradesi kiracıya bildirilmişse bu irade açıklaması süreyi koruyacağından bu bildirimi takip eden dönemin sonuna kadar dava açma hakkı saklı tutulmuş sayılır. Bu gibi durumlarda aktin başlangıcı olan ayın kirasının ihtirazı kayıtlı alınıp alınmaması önemli değildir. Bu cihet kamu düzenine ilişkin olduğu için davalı tarafça ileri sürülme şartı aranmaksızın mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir.
Davanın süresinde açılıp açılmadığının tesbiti için öncelikle aktin başlangıcının, süresinin, böylece sona eriş tarihinin bilinmesi icabeder. Davacının bu tarihleri bildirmesi gerekir. Davalı karşı çıkarsa bu cihetin bir hadise olarak çözümlenmesi, bu konuda tanık dahil taraf delillerinin toplanması gerekir.
Sözleşmede tahliye isteği halinde belirli bir süre önce kiracıya bu isteğin ihbar edilmesi şart koşulmuşsa ona uyulmak gerekir. Bu ihbarın yazılı yapılması öngörülmemişse sözlü yapılmasıda mümkündür. Ancak davacının bunu ispat etmesi icabeder.
Davacı ile davalı arasında yazılı kira sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı daha önce açtığı ve süre yönünden reddedilen Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/851-1025 sayılı dosyasında sözleşmenin 28.8.1993 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olduğunu iddia etmiş, davalı ise 15.9.1993 başlangıç tarihli ve süresiz olduğunu savunmuş olup mahkemece iddia ve savunmaya göre davacının Borçlar Kanununun 262.maddesindeki sürelere uymak suretiyle ihbar gönderip tahliye davası açması icabederken bu yola gitmediği için davanın reddine karar verilmiş, ancak bu karar taraflara tebliğ edilmediğinden kesinleşmemiştir.
Davacı 27.9.2000 tarihinde açmış olduğu bu davada yine bu yerin 1993 yılında kiraya verildiğini bildirerek davalının tahliyesini istemiştir. Davalı duruşmaya gelmediğinden bu iddiayı reddetmiş sayılır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş öncelikle yukarıdaki esaslara göre inceleme yaparak davanın süresinde açılıp açılmadığını kesinlikle tesbit ettikten sonra işin esasını incelemekten ibaret iken bu husus gözönünde, tutulmadan verilen hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 24.1.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.