 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 2000/6663
K: 2000/8455
T: 9.10.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE
- KİRACININ ÖLÜMÜ
- HUSUMET
Karar Özeti: Konut ihtiyacı hukuksal nedenine dayalı bir tahliye davasında, kiracının ölümü halinde husumet, ölü kiracının veraset ilamı ile belirlenen tüm mirasçılarına yöneliktir.
(6570 s. GKK. m. 7/b)
(743 s. MK. m. 581, 630)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, boşaltılması istenen mesken nitelikli kiralananın davalılardan Gülüm'ün babası ve Hande'nin eşi Tevfik tarafından 1.4.1995 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi ile müvekkilinden kiralandığını, kiracı Tevfik'in ölümü ile kira ilişkisinin davalılarla devam ettiğini, davacının konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir.
Davalı vekili, kiracı Tevfik'in öldüğünü, husumetin yanlış yöneltildiğini, veraset belgesi ibrazı için önel verilmesini istemiş, mahkemece bu önel kendisine verilmiş, bundan sonraki oturumlara davalı vekili gelmemiştir.
Yerel mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.
Tahliye davaları kiracı aleyhine, dava açılmadan önce kiracı ölmüşse, ona halef olan mirasçıları aleyhine açılır.
Olayımızda veraset belgesi sunulmamasına rağmen kiracının öldüğü davacı ve davalı tarafça kabul edilmekte olup, çekişmesizdir. Çekişmeli olan husus ve bu davada halledilmesi gereken konu ölen kiracının mirasçılarının tümü aleyhine mi yoksa kiralananda bilfiil oturan kişiler aleyhine mi davanın açılacağıdır.
Miras bırakanın ölümü ile hak ve borçları halefiyet suretiyle mirasçılarına geçer. Kişisel hak doğuran kira sözleşmesinden doğan borçlarda ölenin terekesine dahil olup, mirasçılarına iştirak halinde intikal eder. İşte böyle bir durumda bütün mirasçılar aleyhine dava açılması, yahut bir kısım aleyhine dava açılmışsa diğerlerinin davaya katılmaları zorunluluğu vardır. Çünkü kiralanandan çıkma borcu,bölünmez borçlardandır. Bu nedenle tümüne karşı davanın devam etmesi gerekir. Bu mecburi dava arkadaşlığının da tabii bir sonucudur.
6570 sayılı Yasanın 13-maddesine göre meskende kiracı iken ölen kimse ile birlikte oturanların kiracılıkları kabul edilmekle, tahliye davasının yalnızca bunlar aleyhine açılması gereğini yasa koyucu özel bir yasa ile kabul etmiştir denilebilirse de bu madde sadece ölen kimse ite birlikte oturanlar aleyhine fuzuli işgal nedeniyle hemen dava açılamayacağını düzenlemektedir. Yoksa somut olayda olduğu gibi miras bırakanın ölümünden sonra bir süre kiralananda oturan kişiler varsa tüm mirasçıların aleyhine ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açılamayacağını göstermemektedir.
Açıklanan ve dosya içeriğinden anlaşılan durum karşısında, kiracının veraset belgesi celbedilerek, mirasçılarının da davaya katılmaları veya Medeni Kanunun 630. ve 581. maddeleri gereğince terekeye bir mümessil tayin ettirilerek onun huzuru ile davaya bakılması gerekirken bundan zühul ile davalılar hasım gösterilip yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle yerel mahkeme hükmü bozulmalıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 9.10.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.