 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2000/5752
Karar No: 2000/6023
Tarih : 27.6.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı şufa davasına dair karar davacılar tarafından suresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava şufalı payın iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davayı reddetmiş ve hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının dayandığı pay iştirak halinde mülkiyete konu ise tüm iştirakçilerin birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı içtihadı Birleştirme Karan uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü icabeder. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce tasdikli muvafakat belgesi ibrazı suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet vermekle yapılabilir. Bunlardan birinin gerçekleşmesi halinde muvafakat veren ortağın davacı safında yer alarak davayı takip etmesine gerek kalmaz. Muvafakat veren ortak haktan vazgeçtiğini de beyan ederse davanın kabulü halinde şufalı pay diğerleri adına davacı dışındakilerin hepsi haktan vazgeçerse şufalı pay sadece davacı adına tescil edilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakati sağlanamazsa payı bırakan murisin terekesine M.K.581-630 maddeleri uyarınca görevli mahkemede mümessil tayini için davacıya süre verilir. Mümessil davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı mümessil takip eder. Mümessille takip edilen davanın kabulü halinde şufalı payın tereke adına tescili gerekir. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması icabeder.
Şufa hakkının tapuda yapılan satışın öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde kullanılması gerekir, iştirakçi ortaklarda da bunlardan satışı en geç öğrenenin öğrenme tarihine göre bir aylık, hak düşürücü süre saptanır. Diğer ortakların daha önce öğrenmesi önem taşımaz. Bu hak her türlü irade bildirimiyle kullanılabileceği gibi doğrudan doğruya dava açmak suretiyle de kullanılabilir. Dava dışı kullanılan irade bildirimi süreyi koruyacağından yasal süresi içinde her zaman dava açılabilir. Şufa hakla tapudaki satış işleminden sonra doğacağından şufalı payın daha önce satılacağının öğrenilmesi veya hak sahibine vaki satın alma teklifinin kabul edilmemesi hiçbir hukuki değer taşımaz. Davalı hak düşürücü süre geçirildiği savunmasında bulunmuşsa bunu ispat etmesi gerekir. Bu konuda tanık dahil hertürlü delil ikamesi mümkündür. Önce davalı delillerinin daha sonra varsa davacı delillerinin toplanması gerekir.
Olayımızda: Şufalı payın ilişkin olduğu taşınmazda davacılardan Ali Ö..., Keziban Ö... ve Hatice O... verasette iştirak halinde malik bulunmaktadırlar. Ancak iştirakli ortaklardan Hasan Ö... davada yer almamıştır. Yukarıdaki esaslar dikkate alınmadan ve dava hakkı üzerinde durulmadan yargılamaya devam, olunarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 27.6.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.