 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/4631
Karar no: 1999/4724
T : 25.5.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ŞUF'A
HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
ÖZET : Şufa hakkının tapuda yapılan satışın Öğrenilmesinden itibaren bir ay içerisinde kullanılması gerekir. Tapudaki satış tarihinden önce satış vaadinde bulunulması ve bu satış vaadini davacının öğrenip öğrenmemesi hak düşürücü süre yönünden sonuca etkili değildir. Ancak davalının satış vaadi sözleşmesine dayanarak tescil davası açmış ve bu dava sonunda mahkemece payın davalı adına tesciline karar verilmiş olması halinde, şufa hakkı tescile ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihinin öğrenilmesinden itibaren bir ay içerisinde kullanılmalıdır.
(743 s. MK. m. 658/son, 659)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, şuf'alı payın iptali ile tescil istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı vekili, şuf'alı payın ilişkin bulunduğu taşınmazda davalının 19.8.1994 tarihinde 8/24 payı satın aldığını, bu satışı 24.1.1995 günü tapudan öğrendiğini ileri sürerek 21.2.1995 tarihinde açmış olduğu işbu dava ile şuf'alı payın iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili davalının şuf'alı payı önce 14.5.1991 tarihinde satış vaadiyle satın aldığını, bilahare 19.8.1994 tarihinde tapuda temlik işlemi yapılarak adına tescil edildiğini, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının, 14.5.1991 tarihinde yapılan satış vaadinden haberdar olduğu, davalının ferağa icbar davası açması halinde de aynı sonucu elde edebileceği, şuf'a hakkı kullanmanın şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Şuf'a hakkının tapuda yapılan satışın öğrenilmesinden itibaren bir ay içerisinde kullanılması gerekir. Tapudaki satış tarihinden önce satış vaadinde bulunulması ve bu satış vaadini davacının öğrenip öğrenmemesi hak düşürücü süre yönünden hukuken sonuca etkili değildir. Meğer ki davalı satış vaadine dayanarak ferağa icbar davası açmış ve bu dava sonunda mahkeme kararıyla payın davalı adına tesciline karar verilmiş olsun. Bu durumda şuf'a hakkı tescile ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihinin öğrenilmesinden ıtıbaren bir aylık süre içerisinde kullanılmak gerekir. Zira mahkemenin tescile ilişkin hükmünün kesinleşmesiyle Medeni Kanunun 633. maddesi gereğince mülkiyet geçer.
Olayımızda: Davalı, şuf'alı payı satış vaadine davalı ferağa icbar davası sonucu değil, 19.8.1994 tarihinde tapuda yapılan işlemle satın almıştır. Bu itibarla 14.5.1991 tarihinde davalıya yapılan satış vaadini davacının bilip bilmemesinin önemi bulunmamaktadır. Davalının hak düşürücü sürenin geçirildiği savunmasını kanıtlama yönünden dinlettiği tanıklar tapuda yapılan satış işlemini davacının hangi tarihte öğrendiği konusunda hiç bir beyanda bulunmamışlardır. Bu durumda davanın yasal bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece davacıya şuf'a bedelini depo etmesi için münasip bir süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
S o n u ç: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün (BOZULMASINA) ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 25.5.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.