 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/8785
Karar No : 1998/8869
Tarih : 26.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SATIŞ YOLUYLA ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ
TARAF TEŞKİLİ
MUHDESAT
KARAR ÖZETİ: 1- Ortaklığın giderilmesi davalarında paydaşlar sağsa kendilerinin, ölü ise veraset ilamı ile saptanan mirasçılarının davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin tamamlanması zorunludur.
2- Üzerinde muhtesat bulunan bir taşınmaza ilişkin satış yoluyla ortaklığın giderilmesi davasında, muhtesatın bir kısım paydaşlara aidiyeti konusunda tapuda şerh olduğu veya bu hususta tüm paydaşlar ittifak ettiği takdirde; muhtesatın ve arzın dava tarihindeki değerlerine göre oran kurulması ve satış parasının bu oran esas alınarak dağıtılması gerekir.
3- Ortaklığın giderilmesine ilişkin bir davada, dava konusu taşınmazlarda bir kısmı paydaşların kim oldukları ve adresleri tesbit edilemediği takdirde; 3561 SK. hükümleri uyarınca, bu paydaşlara mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması ve kayyımın huzuruyla davaya devam olunması gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 73)
(743 s. MK. m. 628,631)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, bir kısım davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava 13 parça taşınmaz mal ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar Gülümser, Nihal ve Nevzat vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Ortaklığın giderilmesi davalarında paydaşlar sağsa kendilerinin ölü ise ibraz ettirilecek veraset belgesi ile saptanacak mirasçılarının davaya dahil edilmesi, böylece taraf teşkil olunması zorunludur.
Ortaklığının giderilmesi istenilen 295 ada 8 sayılı parsel ile 296 ada 14, 16,135, 136, 32, 86 parsel sayılı taşınmazlarda paydaş olan İhsanın Kartal 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1989/1137-1451 esas ve karar sayılı veraset ilamında Şefika Türkan isimli bir mirasçısının daha bulunduğu ancak davada taraf gösterilmediği bu taşınmazlar yönünden taraf teşkilinin tamamlanmaması,
2- Satış yoluyla ortaklığın giderilmesi istenilen taşınmaz üzerinde bina ağaç vesaire gibi muhtesat varsa bunlar MK. 619 maddesi uyarınca arzın mütemmim cüz-ü sayıldığından arzla birlikte satışına karar verilir.. Ancak bunların bir kısım paydaşlara aidiyetine ilişkin tapuda şerh varsa veya bu hususta tüm paydaşlar ittifak ediyorsa o takdirde değerlere göre oran kurulması ve satış parasının bu oran esas alınarak dağıtılması gerekir. Oran kurulurken muhtesatın ve arzın dava tarihi itibariyle ayrı ayrı değeri takdir ettirilir, bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri saptanır, bulunan tüm değer muhtesat bedeline ve arzın kıymetine ayrı ayrı oranlanarak yüzde itibariyle ne kadarının muhtesata ne kadarının arza isabet ettiği belirlenir. Satış bedelinin dağıtımında da bulunan bu yüzde nispetler gözönünde tutularak muhtesata isabet eden kısmın sadece muhtesat sahibine veya payları nispetinde sahiplerine arza isabet eden kısmında payları oranında tüm paydaşlara verilmesi icap eder.
Muhtesatın arzın paydaşlarına değil de 3. şahsa aidiyetinin anlaşılması halinde bu şahsı muhtesat nedeniyle davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir.
Dava konusu taşınmazlardan 296 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhdesatın paydaşlardan hangisine ait olduğu tapunun beyanlar hanesinde gösterilmiştir. Mahkemece bu muhdesatlara ait bedelin hak sahiplerine ödenmesine karar verilmişse de hükme esas alınan 24.10.1997 ve 28.4.1997 tarihli raporların yukarıdaki esaslara göre hazırlanmadığı görülmüştür. Bu taşınmaz yönünden muhdesatların taşınmazı tüm değerine oranı belirlenip bu oran dahilinde tapunun beyanlar hanesinde hak sahibi olarak gözükenlere ödenmesine karar verilmesi gerekirken hatalı raporlara göre hüküm kurulması,
3- Dava konusu 294 ada 6, 295 ada 3,4, 5 parseller ile 296 ada 14 ve 32 sayılı parsellerde bir kısım paydaşların kim oldukları ve adresleri tesbit edilemediğinden bu paydaşlara dava dilekçesi ve hüküm ilanen tebliğ edilmiştir. 3561 sayılı Mal Memurlarının kayyım tayin edilmesine dair Yasa hükümleri gereği bu paydaşlara mahallin en büyük Mal Memurunun kayyım olarak atanıp kayyımın huzuruyla davaya devam olunması gerektiğinin düşünülmemesi,
4- Tüm taşınmazlarda paydaş olmayan kişilere ait veraset belgelerine göre satış bedelinin dağıtımına karar verilmesi hatalı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Hükmün yukarıda yazılı nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 26.10.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.