 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E. 1998/6453
K. 1998/6439
T. 13.7.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TEMERRÜT NEDENİYLE TAHLİYE DAVASI
DAVA AÇMA HAKKI
KARAR ÖZETİ: BK.nun 260. maddesine dayalı tahliye davasını kiralayanın açması gerekir. Kiralayan ölmüş ise veraset ilamında belirtilen mirasçılarının, gerek kiracıya ihtarname gönderilmesi ve gerekse dava açılması sırasında ya hep birlikte davranmaları, ya da miras şirketine temsilci tayini suretiyle kendilerini temsil ettirmeleri zorunludur.
(818 s.BK.m.260)
(743 s.MK.m.581 ,629,630)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi ve ödenmeyen kira alacağının tahsili ile icraya yapılan itirazın iptali istemlerine ilişkindir. Mahkemece istem gibi karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Borçlar kanununun 260. maddesi gereğince temerrüt sebebine dayalı tahliye davasını kiralayanın açması gerekir. Kiralayan durumunda olmayan malikin yada kiralananı sonradan iktisap eden kimsenin önceden kiracıya ihbar göndererek malik olduğunu, kira bedellerinin bundan sonra ödenmesini istediğini bildirmesi, sonuçsuz kalırsa şartları haiz temerrüt ihtarı tebliğ ettirmesi, ondan sonra dava açması icap eder.
Olayımızda; Davanın dayanağı olan yazılı sözleşme davalı ile davacıların murisi Nazım arasında düzenlenmiş olup kiralayan Nazım'ın 3.7.1996 tarihinde ölümü üzerine davacıların mirasçı olarak geride kaldıkları, böylece kiralanana iştirakli malik oldukları dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dosyadaki veraset ilamından 4 davacıdan başka Müzeyyen, Sündüz ve Ömer isimli çocukların da kiralayanın mirasçısı ve dolayısıyla da kiralananda davalılarla birlikte iştirakli paydaş oldukları anlaşılmaktadır. İştirakli paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı söz konusu olduğundan birlikte hareket etmeleri zorunludur. Gerek kiracıya ihtarname gönderilmesi ve gerekse dava açılması sırasında ya hep birlikte davranmaları yada miras şirketine temsilci tayini suretiyle kendilerini temsil ettirmeleri gerekir.
Dava hakkının kullanılmasındaki bu eksikliğin giderilmesi mümkün olsa dahi icra takibinde talepnamedeki eksikliğin bu aşamada giderilmesi mümkün olmadığına göre o takipteki icra emri akdin feshi yönünden geçerli olmaz. Bu sebeple tahliye davasının reddedilmesi,
Dava hakkının kullanılmasındaki eksiklik giderildiği takdirde alacağa ilişkin iddia yönünden taraf delillerinin incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Bu esaslardan zuhul olunarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Sonuç Yukarıda açıklanan nedenle hükmün (BOZULMASINA) istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.7.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.