 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/8132
Karar No : 1997/8378
Tarih : 20.10.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı Şuf'a davasına dair karar Davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : Dava şufalı payın iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş. Hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının dayandığı pay iştirak halinde mülkiyete konu ise tüm iştirakçilerin birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü icabeder. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce tasdikli muvafakat belgesi ibrazı suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet vermekle yapılabilir. Bunlardan birinin gerçekleşmesi halinde muvafakat veren ortağın davacı safında yer alarak davayı takip etmesine gerek kalmaz. Muvafakat veren ortak haktan vazgeçtiğinide beyan ederse davanın kabulü halinde şuf'alı pay sadece davacı adına tescil edilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa payı bırakan murisin terekesine M.K.581-630 maddeleri uyarınca görevli mahkemede mümessil tayini için davacıya süre verilir. Mümessil davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı mümessil takip eder. Mümessille takip edilen davanın kabulü halinde şuf'alı payın tereke adına tescili gerekir. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması icabeder.
Şuf'a hakkının tapuda yapılan satışın öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde kullanılması gerekir. İştirakçı ortaklarda da bunladan satışı en geç öğrenenin öğrenme tarihine göre bir aylık hak düşürücü süre saptanır. Diğer ortakların daha önce öğrenmesi önem taşımaz. Bu hak her türlü irade bildirimiyle kullanılabileceği gibi doğrudan doğruya dava açmak suretiyle de kullanılabilir. Dava dışı kullanılan irade bildirimi süreyi koruyacağından yasal süresi içinde her zaman dava açılabilir. Şuf'a hakkı tapudaki satış işleminden sonra doğacağından şuf'alı payın daha önce satılacağının öğrenilmesi veya hak sahibine vaki satın alma teklifinin kabul edilmemesi hiçbir hukuki değer taşımaz. Davalı hak düşürücü süre geçirildiği savunmasında bulunmuşsa bunu isbat etmesi gerekir. Bu konuda tanık dahil hertürlü delil ikamesi mümkündür. Önce davalı delillerinin daha sonra varsa davacı delilerinin toplanması gerekir.
Olayımızda: Şuf'alı payın ilişkin bulunduğu taşınmazda davacının müstaki payı bulunmamaktadır. Pay murisi Gazi Gültekin adına kayıtlıdır. Murisin ölüm tarihine nazaran tereke iştirak halinde bulunduğundan, dosyaya sunulan veraset belgesine göre davacıdan başka mirasçılar olduğu anlaşıldığından yukarıda açıklandığı gibi tüm mirasçıların iştiraki sağlanmadan işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.10.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.