 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E. 1997/5840
K. 1997/5970
T. 30.6.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ
İNTİFA HAKKI
KARAR ÖZETİ : Ortaklığın giderilmesi istenen taşınmaz üzerindeki intifa hakkı sahibi, bu hakkının bedel üzerinde devamını istiyorsa, taşınmaz intifasız satılıp, intifa bedeli depo ettirilerek getirisinden hak sahibi faydalandırılmalıdır.
Taşınmazın üzerinde intifa hakkının bulunması, aynen taksimine engel değildir.
(743 s. MK. m. 627, 628, 717, 720)
(YİBK., 14.3.1960 gün ve 1/3 s.)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, davalılardan Muazzez tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, üç parça taşınmaz ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş ve hüküm davalılardan Muazzez vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Satış suretiyle ortaklığın giderilmesi istenen taşınmaz üzerinde intifa hakkı varsa, bu hak sahibinin davaya dahil edilmesi zorunlu olduğu gibi, taşınmazın 14.3.1960 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca intifa hakkı ile yükümlü olarak satılması gerekir. İntifa hakkı sahibi, yalnız başına bu hakkının paraya çevrilmesine taşınmazın intifasız satışını isterse, diğer paydaşların muvafakatlarını aramaksızın taşınmazın intifasız satışına karar verilmesi gerekir.
Dava konusu taşınmazlardan 3 parsel sayılı taşınmazın aynen taksiminin kabil olmadığı, üzerinde bir kısım intifa bulunduğu, intifa hakkı sahibinin bu hakkının bedel üzerinde devamını istediğini dilekçeyle talep ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu itibarla, bu parsel yönünden taşınmazın intifasız satılmasına ve intifa payına düşecek bedelin bir milli bankaya depo edilmesi suretiyle o paranın getirisinden intifa hakkı sahibinin yararlanmasına karar verilmesi gerekirken bundan zuhûl olunması hatalı olmuştur.
2- Ortaklığın giderilmesi davalarında taksim istenmesi halinde, dava konusu her taşınmazın ayrı ayrı ele alınarak pay ve paydaş durumuna göre taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Paydaşlar muvafakat etmediği takdirde, taşınmazın bir kesimi paydaşlar arasında paylı "müşa" bırakılamaz. Davada sulh vaki olmadığı sürece, bir kısım taşınmazların bazı paydaşlara, diğerlerinin diğer paydaşlara verilmesi şeklinde re'sen taksime gitmek mümkün değildir. Taksimde her bir taşınmazın pay ve paydaş durumuna, arazinin verim niteliğine göre taksimin mümkün olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla saptanması gerekir. Payların denkleştirilmesi için ivaz ilavesi icap ediyorsa, onun da bilirkişilerin raporunda belirtilmesi gerekir. Taksim mümkünse, fen ehline taksim projesi düzenlettirilir. Taşınmaz, belediye ve mücavir alan hudutları içerisinde ise, taksim projesi eklenerek belediyeden İmar Yasası ve Yönetmeliği uyarınca bu taksime imkan olup olmadığı sorulur. Taşınmaz belediye ve mücavir alan dışındaysa, aynı husus İl İdare Kurulundan sorularak saptanır. Taksim tarzında yani taksim projesindeki bölümlerin hangi paydaşa verileceği konusunda taraflar anlaşamazlarsa, mahkeme huzurunda kura çekilerek hangi kesimin hangi paydaşa verileceği belirlenir.
Dava konusu taşınmazlardan 55 ve 11 sayılı parsellerin aynen taksimlerinin kabil olduğu bilirkişi tarafından belirtilmiştir. Bu taşınmazlar üzerinde intifa hakkının mevcut olması aynen taksime engel teşkil etmez. O hakkın taksimen oluşacak bölümler üzerinde devamı gerekir. Bu sebeple yukarıda belirtildiği gibi ne şekilde taksim yapılabileceğinin incelenip taksim projesi tanzim ettirilmesi ve o projenin onay makamına gönderilip o şekilde taksimin kabil olup olmadığının sorulması gerekirken, bundan zuhül olunması doğru değildir.
Hüküm, belirtilen nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 30.6.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.