 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/5224
Karar No : 1997/5392
Tarih : 12.06.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı Ortaklığın giderilmesi davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava bir parça taşınmaz ortaklığının giderilmesi istemidir. Mahkemece ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Ortaklığın giderilmesi davalarında taksim istenmesi halinde dava konusu her taşınmazın ayrı ayrı ele alınarak pay ve paydaş durumuna göre taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Paydaşlar muvafakat etmediği takdirde taşınmazın bir kesimi paydaşlar arasında paylı "müşa" bırakılamaz. Davada sulh vaki olmadığı sürece bir kısım taşınmazların bazı paydaşlara diğerlerinin diğer paydaşlara verilmesi şeklinde re'sen taksime gitmek mümkün değildir. Taksimde her bir taşınmazın pay ve paydaş durumuna arazinin verim niteliğine göre taksimin mümkün olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla saptanması gerekir. Payların denkleştirilmesi için ivaz ilavesi icap diyorsa onunda bilirkişilerin raporunda belirtilmesi gerekir. Taksim mümkünse fen ehline taksim projesi düzenlettirilir. Taşınmaz Belediye ve mücavir alan hudutları içerisinde ise taksim projesi eklenerek Belediye'den imar yasası ve yönetmeliği uyarınca bu taksime imkan olup olmadığı sorulur, taşınmaz Belediye ve mücavir alan dışındaysa aynı husus İl İdare Kurulundan sorularak saptanır. Taksim tarzında yani taksim projesindeki bölümlerin hangi paydaşa verileceği konusunda taraflar anlaşamazlarsa mahkeme huzurunda ura çekilerek hangi kesimin hangi paydaşa verileceği belirlenir.
Olayımızda : Ortaklığın giderilmesi istenilen 30.000 m2 miktarlı ve tarafların yarı yarıya paydaş oldukları tarlanın miktarı, yol durumu, paydaş sayısı ve pay oranları karşısında aynen taksiminin mümkün olduğu teknik bilirkişi mütalaasında belirtilmiştir. Hernekadar bilirkişi zeminde mevcut sulama amaçlı kanaletin tarlayı ikiye böldüğünden bahisle uygun taksimin mümkün olmayacağını sonuç olarak belirtmişse de o kanalet sahasının taşınmaza dahil ve tarafların mülkü şeklinde olması, tapuda bir istimlak şerhinin dahi bulunmaması sebebiyle tarlanın ikiye bölündüğü kabul edilemez. Bu itibarla o kanalete gerçekten D.S.İ. İdaresince el konulmuş ve taraflar yönünden tapudan terkinine veya üzerinde irtifak tesisine razı olunmuş durumu bulunup bulunmadığının incelenmesi ve gerektiğinde yukarıdaki esasların dikkate alınması icabederken eksik inceleme ile yazılı şekilde satış kararı verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 12.6.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.