 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/5199
Karar No : 1997/5343
Tarih : 11.06.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı Şuf'a davasına dair karar davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şuf'alı payın iptali ile davacılar adına tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davayı reddetmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacının dayandığı pay iştirak halinde mülkiyet konu ise tüm iştirakçilerin birlikte dava açması veya birinin açtığı davayı diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün-3/2-sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü icabeder. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce tasdikli muvafakat belgesi ibrazı-suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet vermekle yapılabilir. Bunlardan birinin gerçekleşmesi halinde muvafakat veren ortağın davacı safında yer alarak davayı takip etmesine gerek kalmaz. Muvafakat veren ortak haktan vazgeçtiğinide beyan ederse davanın kabulü halinde şuf'alı-pay diğerleri adına davacı dışındakilerin hepsi haktan vazgeçerse şuf'alı-pay sadece davacı adına tescil edilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa payı bırakan urisin terekesine M.K.581-630 maddeleri uyarınca görevli mahkemede mümessil tayini için davacıya süre verilir. Mümessil davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı mümessil takip eder. Mümessille takip edilen davanın kabulü halinde şuf'alı payın tereke adına tescili gerekir. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması icabeder.
Şuf'a hakkının tapuda yapılan satışın öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde kullanılması gerekir. İştirakçi ortaklardada bunlardan satışı en geç öğrenenin öğrenme tarihine göre bir aylık hak düşürücü süre saptanır. Diğer ortakların daha önce öğrenmesi önem taşımaz. Bu hak her türlü irade bildirimiyle kullanılabileceği gibi doğrudan doğruya dava açmak suretiylede kullanılabilir. Dava dışı kullanılan irade bildirimi süreyi koruyacağından yasal süresi içinde her zaman dava açılabilir. Şuf'a hakkı tapudaki satış işleminden sonra doğacağından şuf'alı payın daha önce satılacağının öğrenilmesi veya hak sahibine vaki-satın alma teklifinin kabul edilmemesi hiçbir hukuki değer taşımaz. Davalı hak düşürücü süre geçirildiği savunmasında bulunmuşsa bunu isbat etmesi gerekir. Bu konuda tanık dahil her türlü delil ikamesi mümkündür. Önce davalı delillerinin daha sonra varsa davacı delillerinin toplanması gerekir.
Olayımızda: Şuf'alı payların ilişkin olduğu taşınmazlarda, davacıların müstakil pay kayıtları bulunmamaktadır. Dayandıkları 1/2 pay babaları murisleri Hüsnü İşeri'ye ait olduğuna, mirasçılar arasında iştirak halinde mülkiyet hali bulunduğuna ve davacılardan başka mirasçılarda mevcut olduğuna göre yukarıdaki esasların dikkate alınması ve buna göre işlem yapılması gerekirken, dava hakkına ilişkin bu yön üzerinde durulmadan, davaya devam olunarak yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik sair cihetlerin incelenmesine gerek olmadığına ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 11.6.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.