Hukuki.NET

T.C. 
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/3946
Karar No : 1997/5298
Tarih : 10.06.1997

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Mahalli Mahkemesi'nden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı Şuf'a davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara davetiyeler gönderilmişti. Belli günde davacı vekili gelmedi. Tebligatlar var. Davalı vekili Av.A.Ç. geldi. Hazır bulunanın şifahi beyanı dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
 
KARAR : Dava şuf'alı payın iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, şuf'alı payın ilişkin bulunduğu taşınmazda paydaş olduğunu, paydaşlardan N. ve O.'nun 76/402 payını 1.11.1993 tarihinde davalıya sattıklarını, şuf'alı payın iptali ile adına tescilini, 23.11.1993 tarihinde açmış olduğu işbu dava ile istemiştir.
Davalı vekili, davacının şuf'alı payın ilişkin bulunduğu taşınmazdakı hissesini 22.8.1988 tarihinde davalıya gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile sattığını, bu satış nedeniyle açılan hükmen tescil davasının sonucuna göre iyi niyetle açılmayan davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme, dava açıldığı sırada davacının payı bulunmadığını, davacının kötü niyetli olduğunu gerekçe göstererek davayı reddetmiştir.
Taşınmaz mal mülkiyetinin kanundan doğan takyitlerinden biri de şuf'a hakkıdır. Kanuni şuf'a hakkı inşai bir haktır. Paydaşlardan birinin payının 3. bir kişiye satılması halinde o pay o kişiye kaç mal olmuşsa (satış bedeli, tapu harç ve masrafları) o miktar ile belirli süre içinde satın alma hakkı verir.
Olayımızda taşınmazda davacının murisinin 96/134 payı var iken ölümü ile mirasçılarına intikal ettiği mirasçılarında 25.2.1988'de davacıya sattıkları, davacının satın aldığı bu payı 28.2.1988 tarihinde davalıya satış vaadi ile devrettiği, davalının bu satış vaadi nedeni ile 4.11.1993 tarihinde açmış olduğu cebri tescil davasının lehe sonuçlanarak 13.10.1995'te kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ancak, davacı şuf'alı payın ilişkin bulunduğu taşınmazda paydaş olan B.Y.'nin 38/402 payını 11.12.1991 tarihinde satın almış olup, bu pay halen uhdesinde kalmış bulunmaktadır. Cebri tescil kararı veren mahkemenin kararında bu payı iptal etmemesinin yazılması payın cebri tescil kararının verildiği tarihte iktisap edildiği anlamına gelmez. Davacı dava açtığı tarihte paydaştır. Bu nedenle mahkemenin davacının paydaş olmadığı görüşü doğru değildir. Davacının yasadan doğan kanuni şuf'a hakkının kullanılması kötü niyetli olduğunu göstermez. Dava süresinde açıldığına göre şuf'a bedelinin verilecek münasip süre içinde depo ettirilmesi için münasip mehil verilmesi, depo edildiği takdirde şuf'a hakkının tanınması gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddedilmesi hatalı olmuştur.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 10.6.1997 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY YAZISI
Yenilik doğuran haklardan olan şuf'a hakkı, müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olan taşınmazlardaki paydaşlardan birinin payını üçüncü şahsa satması halinde diğer paydaşların üçüncü şahsa satılan o payı öncelikle satın alma hakkıdır. Müşterek mülkiyet ilişkisinin meydana geldiği anda vücut bulan ve payın üçüncü şahsa satılması ile kullanılabilir hale gelen bu hakkın tanınmasındaki amaç 27.3.1957 gün ve 12/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nda ifade edildiği gibi birbirini tanıyan paydaşlar arasında yabancı bir kimsenin girmesini önlemek ve taşınmaz malın daha küçük parçalara ayrılmasına mani olmaktadır.
Davacı, şuf'alı payın ilişkin bulunduğu taşınmazdaki payını davalıya satması vaad etmesi üzerine davalı tarafından açılan cebri tescil davası kabul edilerek kesinleşmiştir. Böylece davacı kendi iradesi ile davalının taşınmazda paydaş olmasını sağlamıştır. İkame edilen bu şuf'a davası kabul edilse bile cebri tescil davası sonunda iktisap edilen pay sebebiyle davalı taşınmazda paydaş olarak kalacaktır. Şuf'a hakkının tanınmasındaki amaca uygun olmayan ve iyi niyete dayalı bulunmayan davacının isteğinin reddine ilişkin mahkeme kararının onanması gerektiği görüşündeyim. 10.6.1997
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini