 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/9927
Karar No : 1996/10191
Tarih : 11.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli Mahkemesi'nden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı Tahliye davasına dair karar Davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp dünüşüldü.
KARAR : Dava taahhüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece tahliyeye karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taahhüde dayanan tahliye davasının taahhüt edilen tarihi izleyen bir ay içinde açılması veya bu süre içinde icra takibi yapılmış olması zorunludur. Daha önce kiracıya bildirilen tahliye iradesinin süreyi koruma niteliği olmadığndan böyle bir irade açıklamasının hukuki değeri yoktur. İcra takibi süreyi koruyacağından takip halinde bir aydan sona da dava açılabilir. Dava süresinde açıldığında o ayın kirasının ihtirazı kayıtlı alınması önemli değildir. Bu cihet kamu düzenine ilişkin olduğu için davalı tarafça ileri sürülme şartı aranmaksızın mahkemece kendiliğinden nazara alınması gerekir.
Olayımızda: Şifahi kira sözleşmesinin kiralayanlarının davacı ile dava dışı D.İnşaat A.Ş. kiracının ise davalı olduğu ihtilafsızdır. Davacı A.H.T., davalının 23.3.1995 tanzim tarihli taahhütname ile kiralananı 1.3.1996 tarihinde tahliye edeceğini taahhüt ettiğini, bu taahhüt nedeniyle icraya müracaatta bulunduğunu, davalının itiraz ettiğini ileri sürerek taahhüt nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Kiralayanların birden fazla olması durumunda aralarında mecburi dava arkadaşlığı olduğundan tüm kiralayanların birlikte takip yapmaları ve yine birlikte dava açmaları icap eder. Davacı diğer kiralayan olmadan tek başına icraya müracaat edemez ve dava açamaz. Her ne kadar, diğer kiralayan D.A.Ş. hissesini davacı ile birlikte dava dışı paydaşlar satmış ise de, şirket hissesinin bir kısmının davacı tarafından satın alınması ona tek başına takip ve dava açma hakkı vermez. Bilahare yeni maliklerin yargılamanın devamı sırasında davacı vekiline vekalet vermeleri de sonucu etkilemeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olduğundan hükmün bozulması icap etmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 11.11.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.