 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E:1995/991
K:1995/12025
T:12.12.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı Şufa davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak Davalılar tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara davetiyeler gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av.Dursun A... ve Davalılar vekili Av.ilhan M... geldiler. Hazır bulunanların şifai beyanları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava şufalı payın iptal ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkeme davayı kabul etmiş karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosya kapsamına toplanan delillere hükmün dayandığı gerekçelere öğrenmeye nazaran davanın süresinde olduğunun, satıştan kısa süre sonra dava açıldığından yeniden bedel takdir edilmemesinde isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Şufalı payın ilişkin olduğu 4 nolu imar parselinin kadastro parsellerinden oluştuğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
3/4/946 tarih 7 sayılı içtihadı Birleştirme Kararı uyarınca imar parselindeki paydaşın payını 3.kişiye satması halinde diğer paydaş davacının dava açmasında bir usulsüzlük yoktur. Bütün sorun imar parseli oluşmadan önceki kadastro parseli sahiplerinin belli ve muayyen bir yer kullanıp kullanmadıkları evlerinin olup olmadığı ve davalıya yapılan pay satışının da açıklanan durumlarla ilgili bulunup bulunmadığın saptanması ile ilgilidir. Mahkeme oluşan imar parseli nedeniyle eylemli kullanmanın geçerli olamayacağını gerekçe göstererek savunmayı kabul etmemiştir. Bu itibarla öncelikle dava konusu imar parselini oluşturan kadastro parsel veya parsellerine ait kayıtların tüm krokileri ile birlikte celbi ile mahallinde uygulanması ve davalının satın almış olduğu yerin geçerli bir taksim olmasa dahi fiili ve eylemli kullanma sonucu oluşmuş bir arazi kesimine ilişkin bulunup bulunmadığının saptanması ve M.K. 2.maddesi gereğince doğan dava hakkının objektif iyi niyet kurallarına uygun olup olmadığının tesbiti ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda 2 nolu bentte yazılı nedenle hükmün BOZULMASINA, davalılar yararına takdir olunan 750.000-lira vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalılara verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 12.12.1995 tarihinde Oybirliğiyle karar verildi.