 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E. 1995/1363
K. 1995/1574
T. 13.2.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI
TAKSİM İSTEĞİ
ARAŞTIRMA YÖNTEMİ
TAKSİM BİÇİMİ
KARAR ÖZETİ: Ortaklığın giderilmesi davalarında; taksim istenmesi halinde, dava konusu her taşınmazın ayrı ayrı ele alınarak pay ve paydaş durumuna göre taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Paydaşlar muvafakat etmedikleri takdi de, taşınmazın bir kesimi paydaşlar arasında paylı "müşa" bırakılamaz. Davada, sulh vaki olmadığı sürece bir kısım taşınmazların bazı paydaşlara, diğer1erinin diğer paydaşlara verilmesi şeklinde mahkemece kendiliğinden taksim etmek olanağı. yoktur. Taksimde, her bir taşınmazın pay ve paydaş durumuna, arazinin verim niteliğine göre taksimin mümkün olup olmadığının bilirkişi aracılığı ile saptanması gerekir. Payların denkleştirilmesi için ivaz ilavesi gerekiyorsa, bu da bilirkişi raporunda belirtilmelidir. Taksim olanağı varsa, fen bilirkişiye taksim projesi düzenlettirilir. Taşınmaz, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ise, taksim projesi eklenerek belediyeden İmar Yasası ve Yönetmeliği uyarınca bu taksime imkan olup olmadığı sorulur. Taşınmaz, belediye ve mücavir alan dışında ise, aynı husus İl İdare Kurulundan sorularak saptanır. Taksim projesindeki bölümlerin hangi paydaşa verileceği konusunda taraflar anlaşamazlarsa, mahkeme huzurunda kura çekilerek, hangi kesimin hangi paydaşa verileceği belirlenir.
(743 s. MK. m. 623,628)
(3194s.İmarK.m.16)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan izate-i şuyuu davasına dair karar, bir kısım dahili davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava; bir parça taşınmaz mal ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkeme, satışla gidermiş; hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Ortaklığın giderilmesi davalarında; taksim istenmesi halinde, dava konusu her taşınmazın ayrı ayrı ele alınarak pay ve paydaş durumuna göre taksim mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir.
Paydaşlar muvafakat etmediği takdirde taşınmazın bir kesimi paydaşlar arasında paylı "müşa" bırakılamaz. Davada sulh vaki olmadığı sürece bir kısım taşınmazların bazı paydaşlara, diğerlerinin diğer paydaşlara verilmesi şeklinde re'sen taksime gitmek mümkün değildir.
Taksimde, her bir taşınmazın pay ve paydaş durumuna, arazinin verim niteliğine göre taksimin mümkün olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla saptanması gerekir. Payların denkleştirilmesi için ivaz ilavesi icap ediyorsa onun da bilirkişilerin raporunda belirtilmesi gerekir. Taksim mümkünse, fen ehline taksim projesi düzenlettirilir. Taşınmaz, belediye ve mücavir alan hudutları içerisinde ise, taksim projesi eklenerek belediyeden imar Yasası ve Yönetmeliği uyarınca bu taksime imkan olup olmadığı sorulur. Taşınmaz, belediye ve mücavir alan dışındaysa, aynı husus il idare Kurulundan sorularak saptanır. Taksim tarzında yani taksim projesindeki bölümlerin hangi paydaşa verileceği konusunda taraflar anlaşamazlarsa mahkeme huzurunda kura çekilerek hangi kesimin hangi paydaşa verileceği belirlenir.
Olayımızda; ortaklığın giderilmesi istenilen taşınmazın taksimi kabil olup olmadığının saptanması için yapılan keşifte fenni bilirkişi, bu taşınmazın bulunduğu alanın belediye mücavir sahasında kaldığını bildirmiştir. Ancak, mücavir sahada ise o sahanın imar alanı yapılıp yapılmadığı belirtilmemiştir. Öncelikle bu yönün araştırılması, imar planı yapılmışsa oplandaki duruma göre taksimin mümkün olup olmadığı yolunda uzman bilirkişi mütalaası alınması gereklidir. Eğer o alanın imar planı dışında kaldığı saptanırsa, ziraatçi bilirkişi de bulundurmak suretiyle taksim durumu, arazinin verim vaziyeti de dikkate alınmak suretiyle tartışılması icabeder. Taksimin kabil olduğu anlaşıldığında bütün paydaşların uyuşamamaları takdirinde tarafların birinin isteğine bağlı kalınmaksızın kura çekimi yapılması gereği gözden uzak tutulmamalıdır. Belirtilen esaslar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.2.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.