 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E. 1993/5604
K. 1993/5720
T. 13.5.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MUSAKKAF GAYRİMENKUL
FUZULİ İŞGAL
SEBEPSİZ ELATMA
KARAR ÖZETİ 6570 sayılı Yasanın 12. maddesi çerçevesinde işgalden bahsedebilmek için, işgalcinin o yerin asıl kiracısı ile anlaşarak ya da onunla olan bu ilişkiden yararlanarak o yeri işgal etmesi şarttır. Bir kişinin, bir taşınmazı sebepsiz olarak ele geçirmesi, oraya zilyet olması ve neticede bu surette işgal etmiş olması onu bu madde çerçevesinde işgalci durumuna düşürmez. Bu kişinin, taşınmaza sebepsiz olarak elatan kişi olarak kabulü gerekir.
(6570 s. GKK. m. 12)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davalılardan Hikmet tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın 6570 sayılı Yasa hükmüne göre fuzuli işgal davası olduğu kabul edilerek tahliye kararı verilmiş ve hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
6570 sayılı Yasanın 12. maddesi, öncelikle kira anlaşmasına konu olan musakkaf bir taşınmazın kiracı tarafından başkasına kiralanamayacağını, devredilemeyeceğini, kısmen veya tamamen başkalarına işgal ettirilemeyeceğini düzenledikten sonra, üçüncü fıkrasında; bu yasağa uymayarak kiralananı devralarak oraya girenleri veya bu gayrimenkulü işgal edenleri fuzuli işgalci saymıştır. Maddenin bütününün yaptığı düzenlemeye göre 6570 sayılı Yasanın kabul ettiği anlamda işgalden bahsedebilmek için, işgalcinin o yerin asıl kiracısı ile anlaşarak yada onunla olan bir ilişkiden yararlanarak o yeri işgal etmiş olması gereklidir. Bu koşullar mevcut değil iken bir kişinin bir taşınmazı sebepsiz olarak ele geçirmesi, oraya zilyet olması ve neticede bu suretle işgal etmiş olması onu bu madde hükmü çerçevesinde işgalci durumuna düşürmez. Bu kişinin taşınmaza sebepsiz olarak elatan kişi olarak kabulü gerekir.
Olayda davacı, davalıların taşınmazda ne sıfatla bulunduklarını sorduğunu, kiracı olmadıklarını ve mülkiyet iddiası ile orada oturduklarını saptadığını, gerçekte kendisinin malik olduğunu iddia ederek davalıların bu taşınmazdan çıkarılmasını istediğine göre, iddia olunan bu olgulara ve isteğe göre davanın tapulu taşınmaza el atmanın önlenmesi olarak nitelendirilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece öncelikle dava tarihi itibariyle taşınmazın değerini saptamak, davaya bakmanın mahkemenin görevi içinde olup olmadığını belirlemek ve mahkeme görevinde ise mülkiyet uyuşmazlığını o davanın niteliğine göre kendi şartları içerisinde çözümlemek gerekir. Bu yolda işlem yapılmadan, davanın nitelendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde tahliye kararı verilmesi hatalı olmuştur. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.5.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.