 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E. 1992/14169
K. 1992/14944
T. 24.12.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
HİSSEDARLIKTAN ÇIKARILMA
PAYIN BEDELE DÖNÜŞÜMÜ
PAY DEĞERİNİN DEPOSU
ÖZET İntifa hakkının çekilmezlik nedeni ile kaldırılıp bedele dönüştürülmesi için, paydaş veya paydaşların yükümlülüklerini ağır surette ihlâl etmesi ve bu davranış yüzünden müşterek mülkiyet ilişkisinin devamının çekilmez hale gelmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 626/a,b)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan ortaklığın giderilmesi davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, MK.nun değişik 626/a ve 626/b maddeleri gereğince, davalının taşınmaz üzerinde bulunan intifa hakkının' çekilmezlik nedeni ile kaldırılıp bedele dönüştürülmesi isteminden ibarettir. Mahkeme, istem gibi karar vermiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
3678 sayılı Yasa ile Medeni Kanunun 626. maddesine eklenen 626/a maddesi gereğince hissedarlıktan çıkarma kararı verilebilmesi için;
a) Bir paydaşın tutum ve davranışı ile diğer paydaşların tümüne veya bir kısmına karşı olan yükümlülüklerini ağır surette ihlal etmesi,
b) Bu davranışı yüzünden müşterek mülkiyet ilişkisinin devamının çekilmez hale gelmesi gerekmektedir.
Maddede bahsedilen yükümlülüklerin ağır surette ihlali deyiminden kusurun özel bir yoğunlukta ve önemde bulunması amaçlanmıştır. Ağır surette ihlal unsurunun gerçekleşebilmesi için, paydaşın kasten ve bilerek müşterek mülkiyet ilişkisinden devamını çekilmez hale getirmesi gerekir. Fiilin işleniş tarzı, paydaşların sosyal ve ekonomik koşulları ile, objektif iyi niyet kuralları değerlendirilerek, her olayın özelliğine göre hakkaniyete uygun adil bir çözüm getirilmelidir.
Davanın açılması, paydaşların hem pay, hem de paydaş bakımından çoğunlukla karar vermelerine bağlı olduğu gibi, çıkarma istemini haklı gören hakimin çıkarılacak paydaşın payını karşılayacak kısmın müşterek mülkten ayrılıp ayrılamayacağının ve çıkarılacak paydaşa tahsisinin mümkün olup olamayacağının incelenmesi ayırımı mümkün olmayan payın dava tarihindeki değeri ile, devrinin isteyene verilmesinin dava dilekçesinde istenip istenmediğinin gözönünde tutulması, hisseyi karşılayacak kısmın maldan aynen ayrılması mümkün olmazsa ve bu paya talip olan paydaş bulunmazsa, ancak tayin edilen uygun süre içinde temlik edilmeyen payın açık artırma ile satışına karar verileceğinin düşünülmesi icabeder.
Maddeye eklenen 626/b bendi ile de, bu kuralların kıyas yolu ile intifa veya diğer bir ayni hak veya tapuya şerh edilmiş kira gibi .şahsi hak sahibinede uygulanacağı kabul edilmiştir.
Olayımızda; davacı vekili müvekkilinin satın aldığı taşınmaz üzerinde davalının yüzde yirmibeş oranında intifa hakkı bulunduğunu, buna rağmen binanın tamamına yakın kısmının kullanıldığını, ahşap olan evin yıkılma tehlikesi arzettiğini, bu durumun müvekkilinin % 75 tam, % 25 kuru mülkiyet hakkına tecavüz teşkil ettiğini, binanın harap olarak kullanılmasının her iki taraf yönünden ekonomik olmadığını, müvekkilinin binayı satın aldığı tarihten bu yana istifade edebilmek ve en azından içini görebilmek amacıyla defalarca gittiği halde kapının arkadan sürgülü olması nedeniyle içen giremediğini, bu halin intifa hakkının kullanılmasını çekilmez hale getirdiğinden Medeni Yasanın değişik 626/a ve 626/b maddeleri gereğince davalıya ait intifa hakkının 10 milyon TL. bedele dönüştürülmesi karşılığında ortadan kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacının dava konusu taşınmazı iktisabı sırasında da müvekkilesinin taşınmaz üzerindeki intifa hakkının varlığını bildiğinden bunun sonuçlarına katlanmak zorunda bulunduğunu, müşterek mülkiyetin çekilmez hale gelmesi sözkonusu olmadığından MK.nun 626/a ve 626/b maddelerinin olayda uygulama kabiliyeti bulunmadığını, oysa intifa hakkının MK.nun 720. maddesinde yazılı koşulların gerçekleşmesi halinde sona ereceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Yapılan keşifte, dava konusu taşınmazın İstanbul–Kadıköy Rasimpaşa Mahallesi ...... Sokak'ta bitişik nizam tarzında inşa edilmiş, bodrum–zemin bir normal kattan ibaret, kısmen ahşap, kısmen kargir yaklaşık 80 yıllık oldukça harap ve yıpranmış olduğu, yüzde yirmibeş intifa hakkı sahibi davalının birinci katta oturduğu, binanın hali hazır durumu itibariyle statik açıdan tehlikeli duruma geldiği, harap ve yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğu bilirkişiler tarafından ifade edilmiştir. Oldukça eski ve yıpranmış bir yapı olan ve sonradan mülkiyeti davacı tarafından satın alınan taşınmazın, intifa hakkı sahibi davalı tarafından bilerek ve kasten tahrip edildiği iddia ve isbat edilememiştir. Kapının arkadan sürgülü olması nedeniyle, davacının binanın içine istediği zaman giremeyişi, davalının yükümlülüğünü ağır surette ihlal ettiğini ve müşterek mülkiyet ilişkisinin devamını çekilmez hale getirdiğini göstermez. Aksi halde Medeni Yasanın yararlanma hakkını tanıdığı intifa hakkı sahibini tek yanlı iddia ve itham üzerine bu haktan mahrum bırakmak yasanın değişiklik getiren maddelerinin asıl amacına ters düşeceği gibi, 85 yaşındaki davalı kadının hayatının son günlerini geçirdiği konutundan, başka bir yer almasına olanak sağlamayacak düşük bir bedel karşılığı yararlandırmamakta objektif iyiniyet kurallarıyla bağdaşmaz.
Kabule göre de; Medeni Yasanın 626/a bendinde belirlenen yükümlülük nazara alınmadan ve davalıya ödenmesi gerekecek tazminat miktarı hükümden önce uygun bir süre içinde depo ettirilmeden hüküm tesisi hatalı olduğu gibi, davanın mahiyetinin sonucu itibariyle ortaklığın giderilmesi niteliğinde olduğu düşünülmeden maktü ücreti vekalet yerine nisbi ücreti vekalet takdiri ve ortaklığın giderilmesi davalarında alınması gereken harç yerine binde otuz harç alınması da doğru bulunmamıştır.
Bu hususlar nazara alınarak davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde davalının 960/3840 intifa hakkının takdiren 30 milyon TL. karşılığı davacıya devredilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
S o n u ç :Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 24.12.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|