 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1991/614
K: 1991/1150
T: 31.01.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava şuf'alı payın iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davayı kabul etmiş, hükmü davalılar temyiz etmiştir.
1 - Davacılar murisleri ve anneleri Naime'nin paydaş bulunduğu 3 parça taşınmazdaki Burhanettin S.'nin hishsesinin 6.12.1977 tarihinde ve murisleri zamanında yapılan satışın 10.3.1983 tarihinde öğrenildiğinden bahisle 30.9.1983 tarihinde açılan işbu dava ile şuf'alı payın davalılar adına mevcut kaydının iptali ile miras şirketi adına tescilini istemişlerdir.
Davalılar davanın süresinde açılmadığını savunmuşlar ve ilk davayı açan Cemalettin'in hissesinin iştirak halinde bulunduğu ileri sürülmüş ve ilk davanın kabulüne dair karar özet olarak mecburi dava arkadaşlığının tamamlanması ve bundan bakşa davacıların murislerinin satışı öğrenme tarihi ile olmadığı takdirde iştirak halindeki paydaşların en son öğrenme tarihinin araştırılması için bozulmuştur.
Mahkeme bu bozma kararına uymuş, mecburi dava arkadaşlığını tamamlamış, satış davacıların murisleri zamanında olduğu için bu satışın öncelikle murisin sağlığında öğrenip öğrenmediği, muris sağlığında öğrenmemişse mirasçılardan en son öğrenim öğrendiği tarihin araştırılmasını istemiştir.
Gerçekten bu tarihlerin saptanması dava yolu ile kullandıkları şuf'a hakkının süresinde kullanılıp kullanılmadığı yönünden büyük önem taşımaktadır. Çünkü M.K.un 658. maddesinde düzenlenen akdi şuf'a hakkı için öngörülen 1 aylık hak düşürücü süre 659. maddedeki kanuni şuf'a hakkı için de uygulanmaktadır. Ve davacılar murislerinin külli halefi bulunmadıklarından muris zamanında doğmuş olan şuf'a hakkını kullanmak veya süresinde kullanmama olayı ile ilgili hak aynen mirasçılara da intikal edeceğinden daha tamamlayıcı ve açık ifade ile muris zamanında subut etmiş olan hakkın davacıları da bağlayacağından muris Naime G.'in satışı öğrenme tarihinin araştırılması bu dava için de önemli olmuştur.
Davacıların murisi Naime G. satıştan üç sene kadar sonra 13.10.1980 tarihinde ölmüştür. Bozmadan sonra dinlenilen davalı tanıkları Şaziye Y., Battal T., Hanife V. muris Naime'nin, Veysi'nin ikinci hanımının nişanı münasebetiyle köye geldiğini, köyde Ulutaşlar olarak maruf davalıların sünnetçilerin tarlasından hisse alınıp satıldığından bahsedildiğine ve Naime'nin sağlığında bu satıştan haberdar olduğunu yer, zaman ve olay bahsederek ifade etmişler, bir kısım tanıklar da bu davanın öncülüğünü yapan Cemalettin'in kızının eşi ile bazen de tek başına o tarihlerde köye gelip gittiğini bildirmişler, annesi Naime'nin de yanında kaldığını söylemişlerdir.
Ne kadar yaşlı ve düşkün olursa olsun bu olayı Cemal'in Nazmiye'ye söylememiş olması da insani yaşam koşulları ve ilişkisi itibariyle de doğru kabul edilemez.
Bütün bu toplanan delillerden asıl şuf'a hakkı sahibi Naime'nin sağlığında satış olayından haberdar olduğu ve bir aylık hak düşürücü süre içerisinde Naime tarafından kullanılmadığı ve böylece hakkın subut ettiği mirasçılara intikal ederek bu konuda bir hak bulunmadığı anlaşılmakta olduğundan davanın bu sebepten reddi gerekirken kabulü isabetli görülmemiştir.
2 - Kabul şekli itibariyle de şuf'a bedelinin tapuda gösterilen bedel olması lazım geldiğine dair yasal bir zorunluluk yoktur. Bu nedenle satıştan sonra objektif sebeplerle şuf'alı payın değerinde artışlar bulunduğu takdirde bu artışların da davacının ödeme kuruna dahil edilmesi gerekir. Satış 6.12.1977'de alınmış dava 30.9.1983 tarihinde açılmak suretiyle kullanılmış, bu arada taşınmaz bedellerinde gerek enflasyon gerek diğer objektif nedenlerle şuf'alı payın bedelinde artışlar olduğu ülke gerçekleri arasında yer aldığından o artışların da şuf'a bedeline yansıtılmamış olması hatalı görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 31.1.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.