 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1991/5123
K: 1991/5439
T: 22.04.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şufalı payın iptal ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkeme, davayı süreden red etmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Şuf'a hakkının tapuda yapılan satışın öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde kullanılması gerekir. İştirakçi ortaklarda da bunlardan satışı en geç öğrenenin öğrenme tarihine göre bir aylık hak düşürücü süre saptanır. Diğer ortakların daha önce öğrenmesi önem taşımaz. Bu hak her türlü irade bildirimiyle kullanılabileceği gibi doğrudan doğruya dava açmak suretiyle de kullanılabilir. Dava dışı kullanılan irade bildirimi süreyi koruyacağından yasal süresi içinde her zaman dava açılabilir. Şuf'a hakkı tapudaki satış işleminde sonradan doğacağından şuf'alı payın daha önce satılacağının öğrenilmesi veya hak sahibine vaki satın alma teklifinin kabul edilmemesi hiçbir hukuki değer taşımaz. Davalı hak düşürücü süre geçirildiği savunmasında bulunmuşsa bunu isbat etmesi gerekir. Bu konuda tanık dahil her türlü delil ikamesi mümkündür. Önce davalı delillerinin daha sonra varsa davacı delillerinin toplanması gerekir.
Olayımızda, şuf'alı payın 28.2.1990'da tapudaki satışını takiben bir aylık süre içerisinde 16.3.1990 tarihinde açılan dava ile şuf'a hakkı davacı tarafından kullanılmıştır. Şuf'a hakkının kullanılması hakkın kendisinin inşai bir hak olması sebebi ile karşı tarafın rıza ve muvafakatı aranmaksızın kendiliğinden bozucu ve kurucu yenilik doğurucu niteliğini ortaya koyar ve dava yoluyla kullanılan bu sonuç vasıta kılınan davanın müracaata kalması veya açılmamış sayılmasıyla ortadan kalkmaz. Davacı evvelce açılmamış sayılan ve davalıya ulaşan dava dilekçesi ile iradesini açıklamak suretiyle süresinde inşai hakkını kullandığına göre sürenin geciktiğinden bahisle davanın reddi isabetli görülmemiştir. Bu nedenle işin esası incelenmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 22.4.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.