 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1991/4891
K: 1991/5675
T: 26.04.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava şuf'alı payın iptali istemidir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı şuf'alı payın 5.10.1989 tarihindeki satışını 30.10.1989 tarihinde öğrenmesi üzerine 10.11.1989 tarihinde 1 aylık süre içinde tebliğ ettirdiği ihtarname ile şuf'a hakkını kullandığını ileri sürerek 15.12.1989 tarihinde açtığı işbu dava ile zamanında kullanılan şuf'a hakkı sebebiyle şuf'alı paya ilişkin kaydın iptali ile kendi adına tescilini istemiştir.
Davalı süre geçtiği savunmasında bulunmuş, mahkeme de sürenin geçtiği ve bedelin süresinde yatırılmadığını kabul ederek davayı reddetmiştir.
Şuf'a hakkı kuşkusuz hukuki nitelik itibarıyle bozucu ve kurucu yenilik doğuran inşai haklardandır. İnşai hakların özelliği kullanılmakla kendiliğinden karşı tarafın herhangi bir kabul ve rızası aranmaksızın hukuki sonuç doğurur olmasıdır. Yasada ve öğretide bu hakkın kullanılması herhangi bir şekle tabi tutulmamıştır. Dava yolu ile kullanılabileceği gibi davadan önce karşı tarafa yöneltilmiş ve ulaşmış herhangi bir irade beyanı ile kullanılabilir.
M.K.'un 658. maddesindeki akdı şuf'a için getirilmiş olan süreden esinlenilerek kanuni şuf'a hakkının da şuf'alı payın temliki tasarrufla satışından itibaren değil, bu satışın şuf'a hakkı sahibi tarafından öğrenildiğinden itibaren 1 aylık hak düşürücü süre içinde kullanılabileceği kabul edilmektedir.
Olayımızda: Şuf'a hakkı dava yolu ile değil, daha önce 10.11.1989 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile kullanılmıştır. Bu kullanma öğrenme tarihine göre süresindedir. İhtar ile kullanılan şuf'a hakkı, şuf'a yükümlüsüne karşı kullanılmak ve karşı tarafa ulaştırılmakla kendiliğinden hukuki sonuçlarını hasıl etmiştir.
Davanın sonradan açılması hasıl olan hukuki sonucu değiştirmez. Bu nedenle davanın süreden reddi isabetli görülmemiştir.
Şuf'a beddeli ise 20.6.1981 gün 13/5 sayılı içtihadı birleştirme kararının maksadına uygun olarak hükümden evvel herhangi bir yargılamanın bililtizam uzatılmasına matuf maksat gitmeden ertelemeye, sebebiyet verilmeden yatırılmıştır. Bu durumda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 26.4.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.