 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1991/4051
K: 1991/4901
T: 05.04.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan izale-i şuyu davasına dair karar davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava bir parça taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemidir. Mahkemece ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Dava konusu taşınmazda tarafların evvelce yaptıkları fiili taksime göre kullanmakta olduğu, hatta bir kısmının kendi kullandıkları yere bina yaptıkları ve Belediye'den gelen yazıda parselin jeolojik sakıncalı alanda kaldığı bu sebeple imar ıslah çalışmalarının başlatıldığı gelen yazıdan anlaşılmakntadır. Jeolojik sakıncanın ne olduğu ilerde imar parseli oluşturulmasına engel bulunup bulunmadığı ve tarafların fiili kullanma durumu, pay ve paydaşlıkları nazara alınarak netice itibariyle hazırlatılacak bir taksim projesinin imara uygun olup olmadığının sorulması gerekirken aynen taksim üzerinde yeterince durulmadan satış kararı verilmesi hatalı olduğu gibi;
2 - Kabul şekli itibariyle satış yoluyla ortaklığın giderilmesi istenilen taşınmaz üzerinde bina ağaç vesaire gibi muhdesat varsa bunlar M.K.'nun 619. maddesi uyarınca arzın mütemmim cüz-ü sayıldığından arzla birlikte satışına karar verilir. Ancak bunların bir kısım paydaşlara aidiyetine ilişkin tapuda şerh varsa veya bu hususta tüm paydaşlar ittifak ediyorsa o takdirde değerlere göre oran kurulması ve satış parasının bu oran esas alınarak dağıtılması gerekir. Oran kurulurken muhdesatın ve arzın dava tarihi itibariyle ayrı ayrı değeri takdir ettirilir, bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri saptanır; bulunan tüm değer muhdesat bedeline ve arzın kıymetine ayrı ayrı oranlanarak yüzde itibarıyle ne kadarının muhdesata ne kadarının arza isabet ettiği belirlenir. Satış bedelinin dağıtımında da bulunan bu yüzde nisbetler gözönünde tutularak muhdesata isabet eden kısmın sadece muhdesat sahibine veya payları nisbetinde sahiplerine arza isabet eden kısmın da payları oranında tüm paydaşlara verilmesi icap eder.
Muhdesatın arzın paydaşlarına değil de üçüncü şahsa aidiyetinin anlaşılması halinde bu şahsı muhdesat nedeniyle davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir.
Olayımızda taşınmaz üzerinde taraflardan bir kısmına ait olduğu ifade edilen evlerin bulunduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere bu evlerin ve muhdesatın aidiyetinde anlaşma oldduğu takdirde muhdesatın çıplak arsanın bedelleri ayrı ayrı takdir edilip toplandıktan sonra toplam değer üzerindeki binaların ve arsanın yüzdeleri saptanıp satış bedelinden muhdesat yüzdesine isabet eden miktarın muhdesat sahipleri ve arsaya isabet eden miktarın da paydaşlara dağıtılmasına karar verilmemiş olması da ayrı bir bozma sebebi sayılmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 5.4.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.