 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1991/2677
K: 1991/3108
T: 06.03.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, feshi ihbar nedeniyle taşınmazın tahliyesi isteğine ilişkindir. Mahkeme, davayı reddetmiş; hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalıya çay bahçesi olarak ve açık arazi şeklinde kiralanan taşınmazın feshi ihbar yoluyla tahliyesini istemiştir.
Davalı, davayı kabul etmemiştir.
Davacı belediyenin 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 1. maddesi kapsamına girdiğinde ihtilaf yoktur. Bu madde kapsamına giren Kamu Kurum ve Kuruluşlarının alım-satım ve sair ve kiraya verme tasarruflarının bu kanun hükümlerine göre yapılacağı tabiidir. Bu Kanunun 75. maddesinde de, tahliye ve ecrimisille ilgili özel hükümler getirilmiştir.
Ancak, bu madde hükmü yakından incelendiğinde bütün Kamu Kurum ve Kuruluşlarının bu madde kapsamına girmediği, sadece Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malların madde kapsamında kaldığı, belediye gibi Devlet kavramına girmeyen kuruluşların madde kapsamında bulunmadığı maddenin düzenlenmesinden açıkça anlaşılmaktadır.
Öbür taraftan, 6570 sayılı Kanunun 14. maddesinde, Devlet İhale Kanununa göre kiraya verilen taşınmazlar hakkında da bu kanun hükümlerinin (6570) sayılı uygulanacağı öngörülmüştür. 6570 sayılı Kanunun uygulamasından Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanamayacağına dair bir hüküm bulunmadığı gibi aksine 1. ve 8. maddelerinde BK.nun bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı açıkça kabul edilmektedir. Uyuşmazlıklardaki taşınmaz, hem musakkaflık, hem de belediye hudutları içinde olması itibariyle 6570 sayılı Kanunun kapsamına girse bile 1. ve 8. maddelerindeki açıklık karşısında BK.nun bu kanuna aykırı olmayan hükümleri de uygulanacaktır. Bu bakımdan, mahkemenin aksi görüşü isabetli olmamıştır. Nitekim, uyulan bozma kararında dava konusu taşınmazın 6570 sayılı kanun kapsamına girip girmediğinin araştırılması öngörülmüş bu bakımdan kiralandıktan sonra yapılan musakkaf nitelikteki (çatılı - örtülü) muhtesatın kapsamı tayininde önemli olmadığını, önemli olanın taşınmazın kira akdi ile kullanıma terk edildiği zamandaki durumun önemli olduğuna işaret edilmiştir. Buna ve yukarıdaki açıklamalara göre dava konusu taşınmaz belediye hududu içerisinde bulunduğundan ihtilaf bulunmadığını sadece kiraya verilen yerin musakkaf olup olmadığının araştırılması ve tesbiti önem kazandığına göre, taşınmaz musakkaf ise 6570 sayılı Kanunun tahliye sebepleri, değilse Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması istenmiştir. Yapılan incelemede 350 m2. genişliğindeki açık çay bahçesinin sadece 50 m2 lik kısmında bir çay ocağı bulunduğu tesbit edilmiş, hatta bu çay ocağının kiralandıktan sonra kiracı tarafından yapıldığı söylenmiştir. Hem bu bakımdan, hem de hakim unsur yönünden taraflar arasındaki uyuşmazlığın Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu açıdan uyuşmazlığa bakıldığında üç yıllık akdi sürenin sonunda daha akit belirsiz süreye dönüşmeden (BK. 263) akdin feshi ve tahliye istendiğine göre bu doğrultuda karar oluşturulması lazım gelirken yazılı düşüncelerle davanın rededilmesi yasalara aykırı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 6.3.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.