 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1991/16693
K: 1991/311
T: 17.01.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan izale-i şuyu davasına dair karar davacılar - davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava bir parça taşınmazın ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkeme taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar vermiş, hükmü bir kısım davacılar ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1 - (...)
2 - Ortaklığın giderilmesi davalarında taksim istenmesi halinde dava konusu her taşınmazın ayrı ayrı ele alınarak pay ve paydaş durumuna göre taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. paydaşlar muvafakat etmediği takdirde taşınmazın bir kesimi paydaşlar arasında paylı "müşa" bırakılamaz. Davada sulh vaki olmadığı sürece bir kısım taşınmazların bazı paydaşlara, diğerlerinin diğer paydaşlara verilmesi şeklinde re'sen taksime gitmek mümkün değildir. taksimde her bir taşınmazın pay ve paydaş durumuna, arazinin verim niteliğine göre taksimin mümkün olup olmadığının bilirkişi aracılığıyla saptanması gerekir. Payların denkleştirilmesi için ivaz ilavesi icap ediyorsa onun da bilirkişilerin raporunda belirtilmesi gerekir. Taksim mümkünse fen ehline taksim projesi düzenlettirilir. Taşınmaz belediye ve mücavir alan hudutları içerisinde ise taksim projesi eklenerek Belediye'den İmar Yasası ve yönetmeliği uyarınca bu taksime imkan olup olmadığı sorulur. Taşınmaz belediye ve mücavir alan dışındaysa aynı husus ile idare kurulundan sorularak saptanır. Taksim tarzında yanı taksim projesindeki bölümlerin hangi paydaşa verileceği konusunda taraflar anlaşamazlarsa mahkeme huzurunda kura çekilerek hangi kesimin hangi paydaşa verileceği belirlenir.
Olayımızda: Davacılardan bir kısmı ve davalı, noterde düzenleme şeklinde yapılan taksim mukavelesini kabul ettiklerini duruşmada beyan etmişlerse de, diğer bir kısım davacılar bazı yasal sebepler ileri sürerek kabul etmediklerini bildirmişlerdir ve ayrıca kendilerinden Zehra B.'in şuuruna sahip olmadığını ileri sürmüşler ve bu iddialarını doğruluyan bir rapor da ibraz etmişlerdir.
Aslında M.K.'nun 611. maddesine göre mirasçılar arasında yapılan harici özel yazılı taksim geçerlidir. Müşterek mülkiyette böyle bir hüküm yoktur. Ancak hukuk davasında tarafların uyuşmazlık teşkil eden konularda anlaşmaları her zaman mümkündür. Her iki halde de bir taksim davasında hukuki sonuç doğurabilmesi için İmar Kanunu ve yönetmeliklerine uygun olması gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere bu husus da ancak onay makamlarından sorulmakla anlaşılır. Kaldı ki, anlaşmaya fesat karıştırıldığı ileri sürülmüş olduğuna göre bunlardan akli dengesinin yerinde olmadığı ileri sürülen paydaşın gerçekten böyle bir kısıtlılık halinin mevcut olup olmadığının araştırılması, vesayet gerekiyorsa buna ait hükümlerin uygulanması suretiyle taraf teşkili yapılması ve ondan sonra anlaşma mahkeme huzurunda olmadığına göre taksimde bir fiili durum varsa o da esas alınarak yeniden bir taksim projesi yapılıp onay makamlarından bunun İmar Kanunu ve yönetmeliğine uygun olup olmadığının araştırılması, uygunluğu tesbit edilirse müfrez parçaların aidiyetinin de yine yukarıda açıklandığı üzere tesbit edilip sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 17.1.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.