 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1991/16073
K: 1991/16537
T: 25.12.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli Mahkemesi'nden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şuf'alı payın iptali ve tesciline ilişkindir. Mahkeme süre yönünden davayı reddetmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacının dayandığı pay iştirak halinde mülkiyete konu ise tüm iştirakçilerin birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün 3/2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü icabeder. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce tasdikli muvafakat belgesi ibrazı suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet vermekle yapılabilir. Bunlardan birinin gerçekleşmesi halinde muvafakat veren ortağın davacı safında yer alarak davayı takip etmesine gerek kalmaz. Muvafakat veren ortak haktan vazgeçtiğini de beyan ederse davanın kabulü halinde şuf'alı pay diğerleri adına; davacı dışındakilerin hepsi haktan vazgeçerke şuf'alı pay sadece davacı adına tescil edilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa payı bırakan murisin terekesine M.K.'un 581-630. maddeleri uyarınca görevli mahkemede mümessil tayini için davacıya süre verilir. Mümessil davacı dışında biri olursa davacının kabulü halinde şuf'alı payın tereke adına tescili gerekir. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması icabeder.
Olayımızda: Dosyadaki tapu kaydına göre davacının taşınmazda müstakil pay kaydı görülmemektedir. Davacının tapuda müşterek malik olarak belirlenen paydaşlardan hangisinin mirasçısı olduğu anlaşılmadığından öncelikle davacıdan bu hususun sorulması, paydaşlardan birinin mirasçısı olduğu anlaşılırsa ve bu şahsın da öldüğü anlaşılırsa veraset ilamı ibraz ettirilmesi, yukarıda belirtilen esaslar nazara alınarak süre geçirilmeden savunmasının buna göre değerlendirilmesi gerekirken noksan inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 25.12.1991 tarihinde oybirliği ile karar verildi.