 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E:1991/10763
K:1991/11404
T:03.10.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : Şufa hakkının kullanıldığı dava tarihinde şuf'alı payın bedeli tesbit edilerek davacının ödeme borcunun, şufalı payın mevcutsa davalının yaptığı yararlanma da nazara alınarak saptanması ve bunun sonucuna göre davacının ödeme borcunun tayini gerekir.
(818 s. BK. m. 659)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şufa davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, şufalı payın iptali ve davacı adına tescili istemidir. Mahkemece şufalı payın davacı adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandırıldığı gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamının dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Gene kabul şekli itibariyle satıcı ile davalı arasındaki anlaşmada kararlaştırılan bedel olması lazım geleceğine dair yasal bir mecburiyet yoktur. Bu nedenle, objektif olayların yarattığı kıymet değişikliklerinin şuf'a hakkı sahibinin ödeme borcuna yansıtılması icab eder. Olayımızda, şuf'alı olduğu iddia edilen pay 9.1.1989 tarihinde dava açılmadan bir yıl öncesini aşkın bir zamanda satılmış, dava ise 15.2.1990 tarihinde açılmıştır. Aradan geçen zaman içerisinde ekonomik ve objektif nedenlerle şufa bedelinde bir değişiklik olduğu en azından enflasyon, taşınmaz fiyatlarında artışlar bulunduğu ülkemiz gerçekleri arasındadır. Bu nedenle, şufa hakkının kullanıldığı dava tarihinde şufalı payın bedeli tesbit edilerek davacının ödeme borcunun, şufalı payın mevcutsa davalının yaptığı yararlanma da nazara alınarak saptanması ve bunun sonucuna göre davacının ödeme borcunun tayini gerekirken bundan zuhul olunması hatalı görülmüştür.
Sonuç : Temyiz edilen hükmün 2. maddesinde yazılan sebepten oyçokluğu ile BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 3.10.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Temyizde yerel mahkeme kararının sadece hukuka uygunluk bakımından inceleme konusu yapılacağı, bu nedenle de sadece hukukun yanlış uygulanmış olduğu sebebine dayanılabileceği; yani vakıalar ileri sürülemeyeceği hususlarında yargısal kararlar ve ilmi görüşler arasında bir duraksama ve farklılık bulunmamaktadır. Bu halin tabii sonucu olarak mahkemece resen incelenmesi gerekmeyen, taraflarca duruşmada ileri sürülmeyen yönler temyiz aşamasında ileri sürülemeyeceği gibi, ileri sürülmüşse bozma sebebi de yapılamaz. Üstelik aynı durumda temyiz sebebi edilmemiş bir konunun bozma nedeni yapılabilmesi mümkün değildir.
Olayımızda, şufa bedelinin miktarı uyuşmazlık konusu değildir. Davalı taraf davanın geç açılması ve aradan geçen zaman içinde taşınmaz mal değerinde meydana gelen artış sebebiyle şufalı payı düşük bedelle davacıya iade zorunda kalacağını dolaylı şekilde dahi ileri sürmemiştir. Temyiz aşamasında da bu yolda bir iddia ve bozma istemi getirilmemiştir. Hal böyle iken, davanın geç açılması hallerinde dava tarihindeki değerinin şufa bedeli olacağı yolunda yasa hükmü varmış gibi bir sonuç doğuran çoğunluğun bozma kararına katılmıyor ve hükmün onanması gerektiğini düşünüyorum. 3.10.1991
Üye Muammer ELÇİN