 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1990/9820
K: 1990/11544
T: 01.10.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü :
KARAR : Dava; icra tasibine yapılan itirazın iptali ve tahliye talebinden ibaret olup, mahkeme itirazın iptali talebinin reddine tahliye talebinin kabulüne karar vermiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, ilamsız olarak temerrüt sebebiyle davalının tahliyesi ve temerrüt konusu alacağın tahsili için yaptığı icra takibine borçlu tarafından yapılan itirazın iptali ve tahliye için iş bu davayı açmıştır. Yapılan yargılama sonunda, davalının BK.nun 260. maddesinde öngörülen temerrüt olgusunu kabul ederek tahliyeye karar vermiş, ancak alacağın tahsili hakkında bir isteğin bulunmaması tahliyeye karar vermiş, ancak alacağın tahsili hakkında bir isteğin bulunmaması tahliyeyi içeren takiplerde de İİK.nun 269/d maddesinde de 67. maddeden bahsedilmemesi sebebi ile de itirazın iptali davasını reddetmiş ve bu nedenle alacağın ve icra inkar tazminatının tahsiline karar vermediği gibi, itirazın iptali talebinin reddi nedeniyle takip konusu alacak üzerinden davalı yararına ücreti vekalet hükmedilmiştir.
Öncelikle vurgulamak gerekir ki, İİK. tamamen infaz hukuku ile ilgili hükümleri içermekte olup yine tamamen bu infaz işleri ile görevli infaz daireleri veya bu dairelerin görevlerini inceleyecek tetkik mercii görevini gören mahkemelerine hitap etmektedir. Bu arada ilamsız takiplerle ilgili İİK.nun 3. Bap hükümlerinin 67. maddesinde genel kural olarak takip talebine itiraz edilen ve itirazın kaldırılması için merciiye müracaat etmek istemeyen alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak umumi hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği kabul edilmiştir.
Aynı maddenin, bu hükmün ardından gelen fıkrasında da itirazının haksızlığına karar verilmesi halinde değişik hükme göre % 40'dan aşağı olmak üzere uygun bir tazminatla mahkum edileceği öngörülmüştür.
Öbür yandan, yine bu Kanunun 10. babında kiralar hakkında hususi hükümleri ve kiralanan taşınmazların tahliyesi ile ilgili değişik 269. maddesinde adi ve hasılat kiralarına ilişkin olmak üzere BK.nun 260 ve 288. maddesinde yazılı ihtarı içeren ödeme emrinin tebliği suretiyle icra takibi yapılabileceği ve 269/b-4 maddesinde de alacaklının takibinin bu maddenin 1. fıkrasında yazılı belgelere istinat etmemesi sebebi ile umumi hükümler dairesinde mecbur kalırsa ihtarlı ödeme emrinin BK.nun 260 ve 288. maddesinde de yazılı ihtar yerine geçeceği açıkça belirtilmiştir. 269/d maddesinde de yasanın özel hükümleri ile düzenlediği bu takipte de kıyasen aynı Kanunun 62,63,65,66,68,70 ve 72. maddelerinin uygulanacağı kabul edilmiştir. Hiç kuşkusuz bu maddede de sayılan diğer maddeler yine icra takibi ile ilgilidir. İcra takibi bırakılıp mahkemeye umumi hükümler dairesinde dava açıldığı takdirde 269/d'nin uygulama olanağı yoktur. 269 ve ardından gelen maddeler tamamen icra daireleri ve tetkik merciinin sayılmamış olması gayet doğaldır. Genel hükümler arasında yer alan 67. maddeyi bu maddelerden ayrı düşünmek icabeder. Bu maddeyi taşınmaz malların icra yoluyla tahliyesi için düzenlenmiş olan 269 ve sonraki maddelerle bağlantılı düşünmek hatalıdır.
Olayımızda; davacı, tahliye talebinin itiraza uğraması üzerine takibi İİK. nun 269-b'deki belgelere dayanmadığından aynı Kanunun 67. maddesine göre mahkemeye başvurmuş ve itirazın iptalini istemiştir. Bu takdirde alacağını genel hükümlere göre ispat etmiş ve böylece temerrüt olgusu sabit kabul edilmiş bulunması sebebiyle itirazın iptali talebinin reddedilmesi icra inkar tazminatına hükmedilmemesi ve borçlu davalı yararına vekalet ücreti hükmedilmesi isabetli görülmediğinden kararın bozulması icabetmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 1.10.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.