 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1990/8576
K: 1990/8823
T: 18.06.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasında dair karar
davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şuf'a hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olup
mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Karar süresinde davalı tarafça
temyiz edilmiştir.
Davacı tapuda 21.9.1988 tarihinde yapılan satış için 26.9.1988 tarihinde
bir aylık süre içerisinde açtığı iş bu dava ile şuf'a hakkını kullanarak davalı adına mevcut kayıtların iptali ile kendi adına tescilini istemiştir. Davalı tapuda satış gibi görünen işlemin aslında satış olmadığını karısının bu taşınmazlardaki hisselerini kendisine hibe ettiğini eşi satıcının baba parası ile hacca gitmek isteğini hac masraflarının tarafımdan karşılanması halinde hisselerini karı koca olmamız nedeniyle adıma devredeceğini bildirmesi ve kendisinin hac masraflarını karşıladığını vasininde hisselerini kendisine devrettiğini ancak muameleleri bilmedikleri için tapuda satış gibi gösterildiğini ileri sürmüştür.
Şuf'a hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan haklardan olup bu sebeple
yasakoyucu temliki tasarruflardan sadece gerçek anlamdaki satışlar için kabul
etmiştir. Bu nedenle gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında hibe, trampa sermaye vaz'ı gibi tasarruflarda şuf'a hakkının ceryan etmiyeceği kabul edilmiştir. Netice ittibarı ile gayesinde hibe ve buna benzer maksatlar bulunan akitlerde görünürde satış şekli bulunsa bile akidin gerçek maksadı satış olmadığı halde satış hakkındaki hükümlerin onlara tatbik edilmesi hem yasakoyucunun maksadına, hem de esas hukuk prensiplerine aykırı düşer. Bu husus 27.3.1957 gün ve 12/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmış ve sonuç itibariyle müşterek mülkün hissede şeklen satış akti bulunabilecek hakikatte satıştan gayri maksatların veya hibe gibi düşüncelerin hakim olduğu ahvalde MK.nun gerçek satışlarda kabul eylediği şuf'a hakkının ceryan etmiyeceğine bu İçtihadı Birleştirme Kararını oybirliği ile karara bağlanmıştır.Olayımızda davacı karının hisselerini kocası davalıya temlik ederken gerçek satıştan başka maksatlar taşıdığı tanık sözlerinden anlaşılmaktadır. Böyle olunca yasanın gerçek anlamda satışlar için benimsediği şuf'a hakkının ve ona ait hükümlerinin uygulanmayacağının kabulü gerekirken sadece biçimsel tasarrufa bakılarak şuf'a hakkının kabulü yukarda belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı bulunduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: olayda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile
HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.6.1990 tarihide oybirliğiyle karar verildi.