 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1990/4706
K: 1990/4974
T: 02.04.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, işyeri ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi isteğine ilişkindir. Mahkeme davayı reddetmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6570 sayılı kanunun 7/b, c, ç maddeleri uyarınca açılacak davalarda dava hakkı kiralayana aittir. Davalı, davacının kiralayan sıfatına karşı çıkarsa bunu davacının ispat etmesi gerekir. Kiralayanın dava hakkı mutlak olup malik olma şartı yoktur. Kiralayan durumunda olmayan malikin de bu davaları açabileceği içtihaden kabul edilmiştir. Ancak kiralanan, müşterek mülkiyete konu ise pay ve paydaş çoğunluğunun sağlanması; iştirak halinde mülkiyete konu teşkil ediyorsa tüm iştirakçilerin katılmalarının temini gerekir. Bu koşullar birlikte dava açma şeklinde gerçekleşebileceği gibi bir ortak tarafından açılan davada sonradan duruşmada ortakların davaya muvafakat beyanlarının alınması veya buna ilişkin imzaları noterce tasdikli belgenin ibrazı veya müşterek avukata vekaletname verme suretiyle de sağlanır. İştirakli durumda bu temin edilemezse M.K. 581 - 630. maddeleri uyarınca tapu maliki murisin terekesine mümessil tayin ettirilerek mümessil huzuriyle dava yürütülür. Dava hakkına ilişkin bu hususun resen gözönünde tutulması icabeder.
6570 sayılı yasanın 7/b ve c maddesi kimlerin ihtiyacı için tahliye davası açılabileceğini sınırlı olarak saymıştır. Buna göre kiralayan veya kiralayan durumunda olmayan malik kendisinin, eşinin ve çocuklarının konut veya işyeri ihtiyacı için dava açabilir. Bunların dışındaki bir kimsenin ihtiyacı için dava açma imkanı yoktur.
Olayımızda: Taşınmazın sahibi evveli Behire G.'nin mirasçılarına ait olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere davanın M.K. 630. maddesine göre bütün mirasçılar tarafından birlikte açılması veya bir mirasçı tarafından açılan davaya diğer mirasçıların yazılı veya açık muvafakatlarının sağlanması, kısaca yukarıda belirlenen şekilde mecburi dava arkadaşlığının temini için dava açan ortağa mehil verilmesi gerekir. İlk aşamada dava bu sebeple reddedilemez. Ancak verilen mehillerde açıklanan biçimde dava arkadaşlığı sağlanamazsa bu takdirde dava reddedilir. Tutarlı yargısal uygulamalar ve öğretideki görüşler bu yoldadır.
Kaldı ki olayda yazılı muvafakat yolu ile mecburi dava arkadaşlığının sağlanmış olduğu görülmektedir. Bu nedenle mahkemenin dava ehliyetinin yokluğundan davayı reddetmesi isabetli görülmemiştir ve işin esası incelenmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 2.4.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.