 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1989/5895
K: 1989/7759
T: 01.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Dava, şuf'alı payın iptali ve tescili isteğinden ibarettir. Mahkeme davayı süre yönünden reddetmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacının dayandığı pay iştirak halinde mülkiyete konu ise tüm iştirakçilerin birlikte mülkiyete konu ise tüm iştirakçilerin birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerekir. Çünkü bu gibi hallerde 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca davanın tereke adına açıldığının kabulü icap eder. Muvafakat duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmakla veya imzası noterce tesdikli muvafakat belgesi ibrazı suretiyle yahut davacı adına davayı takip eden avukata vekalet vermekle yapılabilir. Bunlardan birinin gerçekleşmemesi halinde muvafakat veren ortağın davacı safında yer alarak davayı takip etmesine gerek kalmaz. Muvafakat veren ortak haktan vazgeçtiğini de beyan ederse davanın kabulü halinde şuf'alı pay diğerleri adına; davacı dışındakilerin hepsi haktan vazgeçerse şuf'alı pay sadece davacı adına tescil edilir. Bu yolda ortakların tümünün muvafakatı sağlanamazsa payı bırakan murisin terekesine M.K. 581-630. maddeleri uyarınca görevli mahkemede mümessil tayini için davacıya süre verilir. Mümessil davacı dışında biri olursa davacının sıfatı biter, davayı mümessil takip eder. Mümessille takip edilen davanın kabulü halinde şuf'alı payın tereke adına tescili gerekir. Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması icap eder.
Şuf'a hakkın tapuda yapılan satışın öğrenilmesinden itibaren bir ay içinde kullanılması gerekir. İştirakçı ortaklarda da bunlardan satışı en geç öğrenenin öğrenme tarihine göre bir aylık hak düşürücü süre saptanır. diğer ortakların daha önce öğrenmesi önem taşımaz. bu hak her türlü irade bildirimiyle kullanılabileceği gibi doğrudan doğruya dava açmak suretiyle de kullanılabilir. Dava dışı kullanılan irade bildirimi süreyi koruyacağından yasal süresi içinde her zaman dava açılabilir. Şuf'a hakkı tapudaki satış işleminden sonra doğacağından şuf'alı payın daha önce satılacağının öğrenilmesi veya hak sahibine vaki satın alma teklifinin kabul edilmesi hiçbir hukuki değer taşımaz.Davalı hak düşürücü süre geçirildiği savunmasında bulunması mümkündür. Önce davalı delillerinin, daha sonra varsa davacı delillerinin toplanması gerekir.
Olayımızda: Davacılar tapuda müstakil pay sahibi değildir. Dava dilekçesinde davacılar paydaşlardan Mehmet Y.'ın mirasçıları olduklarını bildirmişlerdir. Yukarıdaki esaslar nazarı dikkate alınarak paydaş Mehmet Y.'a veraset ilamı ibraz ettirilmesi, davaya katılmayan başka mirasçı olup olmadığının saptanması, taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Kabule göre de 1 aylık hak düşürücü sürenin geçirildiği hususunun davalı tarafından kanıtlanması gerekir. Davalı ise yargılamaya gelmemiş ve bu hususta savunmada bulunmamıştır. Bu itibarla davacının belirttiği ıttılaya göre davanın süresinde açıldığının kabulü icabeder. Taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken davanın süreden reddi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan hüküm bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 1.5.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.