 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1989/44
K: 1989/4262
T: 10.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı İsmet ve Ahmet Rasım B. şuf'a hakları sebebiyle davalılar aleyhine açtıkları tescil ve iptal davası sonunda davanın reddine dair verilen karar süresinde davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar İsmet ve Ahmet Rasim B. müştereken maliki bulundukları taşınmazda yine müşterek maliklerden Beşer ailesi ve Abdi P. paylarının 3.3.1984, 14.10.1984 tarihlerinde davalılar Atıf K. ve Muhterem A.'na satışları nedeni ile şuf'alı payın payları oranında kendi adlarına tescili için 12.12.1984 tarihinde açtıkları dava devam ederken şuf'alı pay üzerinden daha önce şuf'a haklarını kullanan Tarık Y. ve Şahiner B. davaları sebebiyle bu pay Şahiner B.'e hükmen, Tarık Y.'a tescilen ve ondan sonra da temliken babası İsmail'e satışı ile İsmail B. üzerine geçmesi sebebiyle ilk davalılar hakkındaki davadan Usulün 186. maddesi gereğince seçimlik ve teşmil haklarını kullanacaklarını beyan ederek bu hakları saklı kalmak kaydıyla davayı takipten vazgeçmişler, ayrı bir dava ile şuf'a haklarını şuf'alı payı hükmen, tescilen ve satış suretiyle devralan davalılar İsmail Y. ve Şahiner B.'e yöneltmişlerdir. Şuf'a hakkı tek taraflı irade beyanı ile bu hak sahibinin arzusu ile karşı tarafa yani şuf'a hakkı ile yükümlü olan tarafa süresinde yöneltilmesi ile kurucuya yönelik doğuran bir haktır. Davacılar bu haklarını 12.12.1984 tarihinde muteber satışı öğrendiklerinden itibaren 1 aylık hak düşürücü sürede kullandıkları iddiası ile şuf'alı payı ilk iktisap eden ilk davalılar hakkında dava açmışlardır. Bu dava devam ederken aynı şuf'alı pay önce Tarık Y.'ın açıp davalılar tarafından kabul edilen dava hakkı sebebiyle Tarık Y. adına tescile karar verilmiş, daha sonra da Şahiner B.'ün açtığı dava sebebiyle yine davalıların kabulü ile bu defa aynı payın Şahiner B.'ün üzerine tesciline karar verilmiştir. Ancak Tarık Y. lehine aldığı tescil kararını infaz ettirmiş, şuf'alı payı üzerine geçirdikten sonra kendi payı ile birlikte babası İsmail Yılmaz'a 23.6.1986 tarihinde satıp devretmiştir. Hukuki ve maddi olayın gelişim ve değişimi bu şekilde oluşmuştur.
Hukuk Usulü Muhakemeleri K.nun 186. maddesine göre müdeabih dava sırasında başkasına temlik edilirse davacı için iki seçimlik durumu ortaya gelir. Bunlardan birisi davacının eski davalılar hakkındaki davasından sarfınazar ederek davasını yeni malike teşmil etmesidir. 3. kişiye teşmil edilen bu dava yeni bir dava değildir. Eski davanın devamı sayılır. Zamanaşımı hak düşürücü gibi süreler ilk dava tarihine göre değerlendirilir. Ancak bu durum, ilk davanın süresinde açılmış olma koşuluna bağlıdır. İlk davanın süresinde açılmadığı yolunda bir itiraz yoktur. Öyle ise,, davacıların şuf'a haklarının dava yolu ile süresinde kullanıldığının kabulü gerekir. Davacıların ilk davalılar hakkındaki davaların takipten sarfınazar etmeleri H.U.M.K.nun 186. maddesi gereği olduğundan, ayrı bir dava ile teşmil yapsalar bile bu dava ilk davanın devamı sayılır.
Şuf'a hakkının zamanında kullanılması ile, ilk davalılar ile davacı arasında B.K.nun 81. maddesi koşulları içerisinde yeni bir alım satım akdi ilişkisi doğar. Bunun açık anlamı davacılar şuf'a bedelini yatırmak şartı ile şuf'alı payı satınalma hakkını kazanır. Kazanılmış olan bu hak herkese karşı gerek teşmil suretiyle, gerekse yeni dava suretiyle ileri sürülebilir. Olayımızda da böyle olmuştur. Bu nedenle, davacılar tarafından süresinde kullanılmak suretiyle kazanılan öncelikle satınalma hakkının konusunun sonradan diğer bir paydaşa satılmış olması (olayımızda davalı İsmail'e) davacıların bu hakkını etkilemez.
Karar yerinde dayanılmak istenen 27.3.1957 gün 12/2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı, karı-koca evlat veya miras hukuku içinde kalan yakın akrabalar arasında zahiren satış gibi gösterilen işlemin bağış gibi düşüncelere dayandığının ispatına imkan sağlayan bir içtihattır ve olayımızda temliklerin satış dışında bir hukuki tasarrufla yapıldığı ileri sürülmediğine göre uygulama olanağı yoktur.
Sonuç olarak davacıların iddia ettikleri payları oranında şuf'alı payın üzerindeki haklarının kabulü ve İsmail üzerindeki şuf'alı paydan davacıların payına isabet eden miktarın iptaline, bu payın davacılar adına tesciline karar verilmesi gerekmektedir. Mahkemenin değişik düşünce ile verdiği karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA 10.3.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.