 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1989/3146
K: 1989/5279
T: 27.03.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şuf'alı payın iptal ve tescili isteminden ibarettir. mahkeme davayı kabul etmiş, hükmü her iki taraf vekili temyiz etmiştir.
Davacı şuf'alı payın ilişkin bulunduğu taşınmazda paydaş olduğunu, davalı 6/10 payı 1.10.1987 tarihinde satın alındığını, satış bedelinin 30 milyon lira olduğu halde tapuda muvazaalı olarak 45 milyon lira olarak gösterildiğini, 2.10.1987 tarihinde noterden çektiği ihtarla şuf'a hakkını kullanmak isteğini belirttiğini, şuf'alı payın iptali ile 30 milyon lira bedelle adına tescil edilmesini 5.11.1987 tarihli dava dilekçesi ile istemiştir. Davalı şuf'a hakkının yasal olması nedeni ile birşey demediğini, satış bedelinin iddia edildiği gibi 30 milyon olmayıp tapuda gösterilen bedelle satın alındığını, tapudaki satış değeri, masrafları üzerinden karar verilmesini savunmuştur. Mahkeme muvazaa iddiasını kabul etmeyerek tapudaki yazılı bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava süresinde açıldığına ve davalı bu durumu kabul ettiğine göre davanın açılmasında bir usulsüzlük yoktur. Bu davada halli gereken husus satışın muvazaalı yapılıp yapılmadığı hususunun tespitinde toplanmaktadır. Davacı muvazaa iddiasında bulunduğuna göre ispatı külfeti davacıya aittir. Davacının tanık dahil her türlü delille muvazaa iddiasını kanıtlaması gerekir. Nitekim iddiasını ispat yönünden tanık göstermiş, dilenen tanıklardan Hatice, Nadir ve Nevzat satışın 30 milyon lira olduğu hususunda beyanda bulunmuşlardır. Mahallinde yapılan keşifte ise şuf'alı payın 15.964.800 TL. olduğu bilirkişi raporunda belirtilmiştir. Mahkemenin tanıkların beyanına ve bilirkişi raporuna itibar etmeden muvazaa ididasını reddetmesi doğru değildir. Şuf'alı payın 30 milyon liraya satıldığını tüm dosya kapsamına göre anlaşıldığından bu değer üzerinden şuf'alı payın iptal ve tesciline karar vermek gerekirken bundan zuhul olunması,
Kabule göre de muvazaa iddiası kabul edilmediğinden reddolunan kısım üzerinden davalı lehine ücreti vekalet takdiri gerekirken buna hükmolunmaması usul ve kanuna aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince hükmün iki taraf yararına BOZULMASINA 27.3.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.