Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1989/2636
K: 1989/6666
T: 14.04.1989

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
 
KARAR : Dava, iki haklı ihtar ve temerrüt sebebiyle tahliye isteminden ibaret olup, mahkeme davayı red etmiş, karar davacı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının kirası altında olup her ay peşin ödenmesi gereken aylık kira paralarından 1988 Mart ayında 20.000-TL., Nisan, Mayıs ayları kiralarının tamamı süresinde ödenmediğinden 9.5.1988 keşide 13.5.1988 tebliğ tarihli temerrüd ihtarlı ödeme emrine konu edildiği halde bu aylara ait 130.000 liranın haricen 30 günlük süre geçtikten sonra ödendiğini yine aynı sene Temmuz ayı kirasında 22.7.1988 keşide 11.7.1988 tebliğ tarihli ihtarla istediği halde ihtira rağmen ödenmemesi nedeniyle davacının hem bir kira yılı içinde iki haklı ihtara hemde temerrüde sebebiyet verdiğinden taşınmazın davalıdan tahliyesi ile toplam 165.000-lira kira parasının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ise istenen kira paralarının posta havalesi ile gönderildiğini, fakat davacı tarafça alınmadığını, ondan sonra tevdi mahalli tayin ettirilip kira paralarının tevdii mahalli bankaya yatırıldığını savunmuş, banka makbuzlarını ibraz etmiş ve davanın reddini istemiştir.
13.5.1988 tebliğ tarihli temerrüd ihtarlı ödeme emri ile istenen paranın ödendiği davacı tarafından da dilekçesinde kabul edilmektedir. Bu ödemenin ihtar tebliğinden önce veya 30 günlük süre içinde ödenip ödenmediği uyuşmazlığın çözümünde ve özellikle temerrüdün oluşup oluşmadığı konusunda çok büyük önem taşımaktadır. Davacı 30 günden sonra ödendiğini kabul etmesine karşılık davalı 30 gün içinde ve hatta ihtarın tebliğinden önce ödendiğini savunmuş bu konuda tanık dinleteceğinden bahsetmiştir. Ancak, bahsedilen konuda tanık dinlenmesine davacı karşı çıkmıştır.
Borç miktarına göre ödeme savunmasının Usulün 288. maddesine göre tanıkla isbatı mümkün değildir. Ancak, ödeme davacı tarafından kabul edilmiştir. Taraflar arasında kabul edilen bu ödemenin zamanı ihtilaflı kalmıştır. Ödemenin zamanın tanıkla isbat edilip edilmeyeceği hukuki bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.
Bilindiği gibi Usulün 288. maddesine göre değeri 5.000.Tl.yı aşan hukuki işlemler senetle isbat edilebilir. Ancak, hukuki işlem içerisinde yer almış olan hukuki fiiler tanıkla isbat edilebilir.
Hukuki işlem bir hak veya hukuki ilişkinin doğumu, değiştirilmesi veya ortadan kaldırılması sonucuna yönelmiş tek taraflı, iki taraflı veya çok taraflı irade beyanlarıdır. Eğer bu irade beyanları az önce belirtildiği üzere hukuki bir sonuç doğurmuyorsa hukuki fiil sayılır. Hukuki bir sonuç doğuruyorsa hukuki işlem sayılır. Borcun, ihtarın tebliğinden önce 30 günlük süre içerisinde ödendiği beyanı kuşkusuz tahliye sonucunu doğuran temerrüt ihtarının hukuki sonuçlarını ortadan kaldıran bir işlemdir. Onun için tanıkla isbat edilmemesi gerekir. Eğer ödeme zamanı böyle bir hukuki sonuçla ilgili olmasaydı sadece maddi bir olaydan ibaret bulunsaydı tanıkla kanıtlaması mümkün olurdu. Fakat olayımızda ödeme zamanı az önce işaret edildiği üzere hukuki sonuç doğuran bir işlem olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle davacının karşı çıkmasına rağmen davalının ödeme zamanını isbat etmek için gösterdiği tanıkların dinlenmesi usulün sözü edilen sınırlayıcı kurallarına aykırı olmuştur. Davalının bu konuda ancak davacıya yemin teklifine hakkı vardır.
11.7.1988 keşide ve tebliğ tarihli ihtarla istenen Temmuz ayı kirası ise konutta ödemeli olarak 22.7.1988 tarihinde davacının adresine postalanmış ve böylece 30 günlük süreden önce borçlu kendine ait yükümlülüğü yerine getirmiş olması nedeniyle bu ay içinde ihtar haklı olmakla beraber temerrüt olgusu gerçekleşmemiştir.
Uyuşmazlığın yukarıda açıklanan esaslar dairesinde çözümlenmesi gerekirken özellikle 13.5.1988 tebliğ tarihli ihtarnameye konu edilen borcun ödeme zamanı hakkında tanık dinletmek suretiyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
 
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, istek halinde peşin alınanın temyiz edene iadesine, 14.4.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini