 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1989/16131
K: 1989/18165
T: 24.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan izale-i şuyu davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava bir parça taşınmaz mal ortaklığının giderilmesine ilişkindir. Mahkeme satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar vermiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Satış yoluyla ortaklığın giderilmesi istenilen taşınmaz üzerinde bina, ağaç vesaire gibi muhdesat varsa bunlar M.K. 619. maddesi uyarınca arzın mütemmim cüzü sayıldığından arzla birlikte satışına karar verilir. Ancak bunların bir kısım paydaşlara aidiyetine ilişkin tapuda şerh varsa veya bu hususta tüm paydaşlar itifak ediyorsa o takdirde değerlere göre oran kurulması ve satış parasının bu oran esas alınarak dağıtılması gerekir. Oran kurulurken mahdesatanı ve arzın dava tarihi itibariyle ayrı ayrı değeri takdir ettirilir; bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri saptanır. Bulunan tüm değer muhdesat bedeline ve arzın kıymetine ayrı ayrı oranlanarak yüzde itibariyle ne kadarının muhtesaat ne kadarının arza isabet ettiği belirlenir. Satış bedelinin dağıtımında da, bulunan bu yüzde nisbetler gözönünde tutularak muhdesata isabet eden kısmını sadece muhdesat sahibine veya paraları nisbetinde sahiplerine, arza isabet eden kısmın da payları oranında tüm paydaşlara verilmesi icap eder.
Muhdesatın arzın paydaşarına değil de 3. şahsa aidiyetinin anlaşılması halinde bu şahsı muhdesat nedeniyle davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay verme mümkün değildir.
Olayımızda: Taşınmaz mal üzerindeki evlerin davacı ve davalıya ait olduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Bilirkişi raporunda davacıya ait evin değerinin 10.167.000-TL, davalıya ait evin değerinin 3.410.000-TL. olduğu anlaşılmaktadır. Buna rağmen yukarıda yazılı esaslar nazara alınarak oran kurulması gerekirken bbilirkişinin arsa payının ve binaların değerini 1/4 şeklindeki kabulüne dayanarak ve bilirkişi raporuna atıfta bulunarak yanlış oran kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK'nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 24.11.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.