 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1989/16070
K: 1989/18084
T: 23.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli mahkemesi'nden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi isteminden ibarettir. Mahkeme davayı reddetmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı vekili, müvekkilinin halen kirada oturduğunu, kiralananı konut olarak kullanacağını iddia ederek tahliye isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, davacının kendisine ait taşınmazda ikamet ettiğini, kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin dava dilekçesinde yazılı tarih olmadığını, ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, amacın tahliyeyi sağladıktan sonra yabancı turistlere yüksek kira parasıyla kiralamak olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Taraflar arasında yazılı kira sözleşmesi yoktur. Dava dilekçesinde sözlü kira aktinin başlangıcının 20 Ocak olduğu ve 20.1.1989 tarihinde de sona erdiği belirlenmiştir. Her ne kadar davalı vekili davanın süresinde olmadığını savunmuşsa da Sarıyer Sulh Hukuk Mahkemesi'ne ait 1985/584 esas sayılı dava dosyasında müvekkilinin mecurda 20.1.1971 başlangıç tarihli sözlü kira aktine istinaden kiracı bulunduğunu belirtmiş olması karşısında davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir.
Dinlenen davacı tanıkları davacının halen babalarından kalma hisselli bir evde oturduğunu, buranın davacının kızkardeşlerine ait bulunduğunu, kızkardeşlerinin çocukları olması nedeniyle bu eve sığındığını, bu yüzden aralarında tartışma çıktığını, davacının kendisine ait olan kiralananda oturmak istediğini ifade ederek ihtiyacı doğrulamışlardır. Tapudan oturmak isteğini ifade ederek ihtiyacı doğrulamışlardır. Tapudan gelen cevabı yazıda kiralananın bağımsız olarak davacı adına kayıtlı olduğu analışmaktadır. 1985 yılında boşalıp başkasına paydaşlar tarafından kiraya verilen yerle halen davacının ikamet ettiği yer diğer mirasçılarla birlikte paylı olup oturması için davacıya müstakilen tahsis edilmemiştir. Bir kimsenin tamamına sahip olduğu bir taşınmazda oturmak istemesi tabii hakkı olup hisseli bir taşınmazda ikamete zorlanması mümkün değildir.
Tüm dosya kapsamı nazara alınarak ihtiyacın gerçek ve samimi olduğunun kabulü ile kiralananın tahliyesine karar vermek icap ederken yazılı gerekçeyle davanın reddi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 23.11.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.