 |
T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi
E: 1989/15903
K: 1989/17891
T: 21.11.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Mahalli Mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava şuf'alı payın iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davayı reddetmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Şuf'alı payın ilişki olduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kesdisinin tasarrufundaki yeri ve ona tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satışı zamanında o yerde hak iddia etmeyen davacının, tapuda pay satışı şeklinde yapılan işlem nedeniyle şuf'a hakkını kullanması M.K.nu 2. maddesinde yer allan objektif iyiniyet kuralı ile bağdaşmaz. Kötüye kullanılan bu hak kanunen himaye görmez. 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca bu hususun davanın her aşamasında ileri sürülmesi, hatta mahkemenin kendiliğinden nazara alması gerekir. Savunmanın tevsii bu gibi durumlarda sözkonusu değildir. Davanın bu bakımdan reddi gerekir.
Olayımızda Davacı vekili şuf'alı payın iptali ve müvekkili adına tescili istemiyle süresinde işbu davayı açmıştır. Davalı vekili taşınmazın daha önce eylemli olarak taksim edildiğini, belirli ve muayyen kısmın satışa konu teşkil ettiğini savunmuştur. Davalının bu savunmasının mahallinde yapılacak keşif ve tarafların gösterecekleri tanıkların taşınmaz başında dinlenmek suretiyle aydınlığa kavuşturulması gerekir. Daha evvel tanıklar arasında cereyan eden 41, 778 ve 911 parsel sayılı taşınmazla ilgili yargılama sonunda paydaşlar arasında her hangi bir taksim yapılmadığı sonucuna varılmış ve bu parsellerle ilgili kararlar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. Bu itibarla mahallinde bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak ve tanıklar da taşınmaz başında dinlenmek suretiyle paydaşlar arasında eylemli bir taksimin yapılıp yapılmadığının saptanması, evvelce cereyan eden davalarla ilgili kararların da birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekirken noksan incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulü ile H.U.M.K.nun 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 21.11.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.